Çağlarında Frig yapıtları, dini amaçlarla genelde tahrip edilmiş, kaya
barınakları ve kaya mezarları ilave edilmiştir. Dünya Kültürel ve Doğal
Mirası listesine dahil edilmek üzere aday gösterilmesi uygun görülen
Yazılıkaya Ören yerinin Dünyada eşi ve benzeri yoktur.
Frig Kaya Anıtları (Açık Hava Tapınakları)
Tanrıçalarının çıplak yarlarda olduğuna inanan Frigler; Tapınak cephesi
biçiminde işledikleri kayalar önünde dinsel törenlerini yaparlardı.
Yazılıkaya (Midas Anıtı)
Antik Yazılıkaya Platformunun kuzeydoğu yamacında, 17.00 m.
yüksekliğinde ve 16.50 m. genişliğinde, doğuya bakan anıt üzerinde
yazılar olması nedeniyle "Yazılıkaya" olarak isimlendirilmiştir, Frig
Kralı Midas' a dayandırılarak "Midas Anıtı" da denmektedir. Antik şehir
ismini bu anıttan almıştır. M. Ö. 6. yy. ilk çeyreğine tarihlenmektedir.
Frig Kaya Anıtlarının en görkemlisi, bölgenin ve dünyanın önemli, ünik
yapılarındandır. Üzerindeki çatlakları ile yıkılma tehlikesi arz eden
anıtı kurtarabilmek için bilimsel inceleme ve araştırma yapılmaktadır.
Bitmemiş Anıt
Antik Yazılıkaya Platformunun batı yamacında, Yazılıkaya Anıtının
yaklaşık 200 m. güneybatısında yer almaktadır. Tamamlanmayarak yarım
bırakıldığından arkeolojide "Bitmemiş Anıt" olarak adlandırılır.
Tamamlanmamış olması bize Frig Kaya Anıtlarının yapımındaki çalışma
metotlarını anlamamızı sağlar. Böylelikle anıtların oluşturulan doğal
terasta, iskele kurulmadan yapıldıklarını düşünebiliyoruz. Anıtın batıya
bakması ayrı bir özellik arz eder. Frig Kaya Anıtlarının özünü teşkil
eden niş, bitirilmemiş olmasından dolayı, anıt yüzeyine işlenmemişse de
anıtın sol alt kısmına işlenmiştir. Frizinde lotus - palmet motifi
bulunmaktadır.
Bitkisel Motifli Anıt (Sümbüllü Anıt - Damalı Anıt)
Antik Yazılıkaya Platformunun doğu yamacında yer alan bu anıtsal niş,
stilize bitkisel motifli akroterinden dolayı Arkeolojide “Hyacinth
Anıtı”olarak adlandırılır. Anıtsal niş içinde dama motifleriyle dikkati
çeker, diğer anıtlardan ayrıcalıklı olarak, üçgen alınlık altında sadece
niş olmasıyla sanki niş'in Friglerce ne denli kutsal olduğunu
vurgulamak ister.
Küçük Yazılıkaya (Arezastis) Anıtı
Yazılıkaya Köyünün 2 km. kuzeyinde, Yazılıkaya - Çukurca yolunun 100 m.
batısındadır. Anıtın üst cephesindeki Frigçe yazıtlardan dolayı
Arezastis Anıtı olarak da bilinir. Frig Kaya Anıtlarının tüm
özelliklerini taşıyan bu anıt, tam olarak bitirilmemiştir. Tanrıça
Kybele' nin Frigleri gözlediği inancıyla ufak da olsa anıt yüzeyine,
muhakkak bir niş yapılmıştır.
Bahşeyiş Anıtı (Bahşeyiş - Bahşiş Anıtı)
Seyitgazi İlçesi, Kırka Bucağı, Gökbahçe Köyünün hemen yanında ,Kurtkoca
Deresi ağzında bulunmaktadır. Üç boyutlu olan Anıt; Frig Kaya
Anıtlarının genel özelliklerini taşıması yanında, kapı nişinin ortasında
bulunan oyuğun, arkada üçgen alınlığın üstünden aşağı inen bir oyuk ile
birleşmesi, "Sıvı Sunak", "Kült Anıtı" olduğunu anlamamıza yardım eder.
Frigler bu anıtı yapmakla; "Kybele" in kendilerine bahşettiği nimetleri
tekrar Kybele'ye sunarak, şükran duygularını dile getirmek istemiş
olabilirler.
Anıtsal Frig Kaya Mezarı
Antik Yazılıkaya Kentinde, platformun kuzeybatı yamacında, 1970'de
tespit edilen Anıtsal Frig Kaya Mezarı, Frig ahşap mimarisini en güzel
şekilde temsil etmektedir .Frig mimarisinin iç yapısının en ince
detayına kadar işlenmiş olan bu kaya mezarı anakayaya yekpare
oyulmuştur, girişi kuzeydendir, yastıklı iki klinesi vardır. 1990 ve
1998'de Eskişehir Müze Müdürlüğünce restore edilmiştir.
Gerdekkaya Mezar Anıtı
Bölge halkının "Kızlar Manastırı" olarak adlandırdığı bu anıt,
Seyitgazi, Çukurca Köyünün 500 m. kadar batısındadır. Grek mimarisi
içinde Dor Mimari stilinde, iki sütunlu bir tapınak cephesi biçiminde,
volkanik tüf kayalığa oyularak, yekpare bir şekilde işlenmiş
arcosoliumlu iki mezar odalı anıtsal bir kaya mezarıdır. Dor mimarisinin
en ince detayları kayaya işlenmiştir. Hellenistik Çağ'a tarihlenen
anıtın üçgen alınlığının altında triglif-metop sıraları bulunmaktadır.
1991 yılında Eskişehir Arkeoloji Müzesi tarafından restore edilmiştir.
Hamamkaya Anıtı
Seyitgazi İlçesi, Çukurca Köyündedir. Mezar kapı nişi altında zor
seçilen küçük kabartma figürler vardır. Ancak anıt tahribat görmüştür.
Aslanlı Mabet
Seyitgazi İlçesi, Kümbet Köyü içerisindedir. Frizinde aslanlar olduğu
için Aslanlı Mabet olarak bilinir. Mezar odasında "solon" kelimesi
okunduğundan "Solon Mezarı" denilmektedir.
Dış cephe ve iç mezar odası tahribata uğramıştır. Frizinde; ortada
krater (vazo) ve iki yanında karşılıklı birer aslan figürü kabartma
olarak betimlenmiştir. Tepe ve yan akroterleri stilize bitki motifli
olup, üçgen çatıyı kaplamaktadır. Giriş tahrip olduğundan, iki yanda
bulunan kabartma figürler belirlenememektedir. Hellenistik Çağa ait
olmalıdır.
Büyükyayla (Seyircek) Nekropolü
Kırka - Afyon Karayolu üzerinde Büyükyayla Köyü' nde, ormanlık alanda,
Roma ve Bizans çağlarına tarihlenen, ana kayaya oyulmuş oda ve büyük
lahit tipi mezarlar bulunmaktadır.
Frig Kaleleri
Kaya yüzeyine tapınak cephesi biçiminde işlenen kaya anıtları ve kaya
anıt mezarları yanında, askeri soylular sınıfının yaşadığı, kayalıklar
üzerine kurulmuş, tahkimli Frig kaleleri bölgemizde yoğunluk
kazanmaktadır.
Genellikle bölgeye hakim tepelere kurulan Frig Kalelerinde, örülmüş sur
duvarları yanında, doğal kayaya oyulmuş mazgal delikli sur duvarları,
kale girişleri, gizli merdivenler önemli geçitler, dinsel amaçlı anıtsal
nişler, kaya mezarları, anıtsal basamaklar, kaya anıtları, kaya
rölyefleri, sunaklar, sosyal amaçlı sarnıçlar, karlıklar, ahşap mimari
izleri ile Frig kaya işçiliğinin bütün detaylarını görebilmekteyiz. Ufak
çaptaki kaleler ise haberleşme kuleleri olarak kullanılmış olmalıdır.
Frig Kaleleri, Hellenistik, Roma ve Bizans Çağlarında, orijinal
kullanımları yanında, zamanının kültürünü yansıtan değişik tipte kaya
mezarları, kaya anıtları ve kaya barınakları ile kayaya oyulmuş irili
ufaklı kiliselerin yapılması ile değişikliklere uğramışlardır. Buna
rağmen Frig kaya işçiliğinin detaylarını Frig kalelerinde
gözleyebiliriz. Seyitgazi, Çukurca Köyünde; Doğanlı Kale,
Çukurca-Yazılıkaya arasında sıralanan, Antik Yazılıkaya' nın kuzeyinde
bulunan: Akpara Kale, Gökgöz Kale, Pişmiş Kale, Kocabaş Kale, Seyitgazi
Kümbet Köyünde: Kümbet Vadisi, Kümbet Asar Kale ve Berberini Kaya
Kilisesi, Körestan Nekropolü, Delik Kaya, Seyitgazi Yapıldak
Köyünde:Yapıldak Kale ve İnli Yayla, Seyitgazi Göcenoluk Köyünde: Zahran
Yeraltı Şehri ile Eskişehir Merkez Gökçekısık Köyü Gökçekısık Kale, Han
İlçesi Akhisar Köyünde; Akhisar Kale, Dübecik Kale, Sivrihisar Zey
Köyü' nde Zeykale, Merkez Uluçayır Köyü' nde Keskaya önemli Frig Kale ve
yerleşimlerindendir.
Han Antik Kenti
İl Merkezinin güneydoğusundadır. Çifteler İlçesi üzerinden ve tamamı
asfalt olan yoldan 104 km., Seyitgazi İlçesi üzerinden 72 km.dir. İlçe
Merkezinde 1992 yılında Eskişehir Müzesi tarafından kazı ve araştırma
yapılmıştır. Han yeraltı yerleşimi: Doğal kayalıklarda, yeraltına
oyularak yapılmıştır. Yeraltına yapılan kat kat mekanlar ile mekanları
birbirine bağlayan koridorlar, en alt seviyede, kuzeyden gelen bir temiz
su kanalına bağlanmaktadır.
Yapılan araştırmalarda, bugünkü ilçe merkezinde, kayalıklara oyularak
yapılmış gömü ve benzeri mekanların yerleri saptanmıştır. Yeraltı
şehrinin yakınındaki mezar odası 1992 yılında Eskişehir Müzesi
tarafından temizlenmiştir. Gömü odasının girişi güneydoğudandır.
Yeraltına oyularak yapılmış üç odadan oluşmaktadır. Odalarda
arcosoliumlu sandukalar bulunmaktadır. Oda duvarının özellikle üst
seviyesinde ve tavanda rozet, baklava dilimi, fiyonk, yaprak ve fırıldak
motifleri bulunmaktadır. Bu bölgede bilinen tek örnektir. Ayrıca ilçe
merkezinde kolosal gömü taşları bulunmaktadır. Kent, Müze Müdürlüğü
başkanlığında 1992-1993 yılında kazılmaya başlamış, 2004 yılından bu
yana Eskişehir Müze Müdürlüğü Başkanlığında, Anadolu Üniversitesi,
Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi, Yrd. Doç. Dr. A.
Oğuz ALP danışmalığında kazılmaktadır.
Seyitgazi Kervansarayı ( Eski Han )
Seyitgazi İlçe Merkezi, Derebenek Mahallesindedir. 1635 yılında Erivan
Seferine giderken, IV.Murat tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen
planda, kargir olarak inşa edilmiştir. Tamiratlar nedeniyle orijinal
görünümünü kaybetmiştir.
Develik Han
Seyitgazi İlçe Merkezi ,Derebenek Mahallesindedir. Seyit Battal Gazi
Külliyesinin yaklaşık 150 m.
27 Ocak 2013 Pazar
Eskişehir İli Tarihi 13
Eskişehir İli Tarihi 12
Veli Külliyesi ve Türbesi: Hacı Bektaşi Veli Halifelerinden olup,
yaşadığı tarihler bilinmemekle birlikte türbesinin 1515 yılında, Yavuz
Sultan Selim zamanında Mürvet Ali Paşa tarafından yaptırıldığı kesindir.
Bir adı da “Varlıklı Sultan” dır. Horosan’dan geldiği ve Anadolu’da
birçok yer gezdikten sonra Seyitgazi İlçesi Arslanbeyli Köyüne
yerleştiği söylenir. Sekizinci İmam Rıza soyundan, dünyadaki dört
Veli’den birisi olarak kabul edilmektedir. Külliyesinde kendisi dışında
Mürvet Ali Paşa Türbesi, aşevi, cemevi gibi bölümler vardır. Adına her
yıl Haziran ayında şenlikler düzenlenir.
Eskişehir Arkeoloji Müzesi
Adres: Akarbaşı Mahallesi
Atatürk Bulvarı No: 64
Tel : (+90-222) 230 13 71
Faks : (+90-222) 230 17 49
E-Mail : muze2603@kultur.gov.tr
Eskişehir Valiliği Lületaşı Müzesi:
Müzede pipoların yanı sıra lületaşından işlenerek yapılan takılar,
hatıra ve kullanım eşyaları ile ulusal ve uluslar arası yarışmalara
katılan heykelcikler yer almaktadır. Müzede ellinin üzerinde sanatçıya
ait dört yüz eser sergilenmektedir.
Kurşunlu Külliyesi
Tel: (+90-222) 233 05 82
Yazılıkaya Frig Vadisi
Dağlık Frigya Bölgesi içinde kalan Yazılıkaya Frig Vadisi, bugün
Seyitgazi ve Han İlçeleri sınırları içindedir.
Vadi, Arkeolojik Sit alanı ve egzotik görünümlü tüm çevresi ile Doğal Sit Alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yazılıkaya Frig Vadisi, Prehistorik Çağlardan günümüze kadar iskan görmüştür. Arkeolojik çalışmalar ve tarihi kaynaklar, tarihin çok eskilere, Paleolitik Çağ' a değin uzandığını ortaya koymaktadır. Vadi M.Ö. 3 binde Erken Tunç çağı yerleşimi, M.Ö. 2 binde Hitit yerleşimi görmüştür, M.Ö. 8 inci yüzyıldan sonra Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu,Osmanlı çağlarına ait anıtsal eserler günümüze kadar ulaşmıştır Antik Yazılıkaya Kenti Bölgemizde önemli yapıtları olan Frigler, dini merkez olarak Antik Yazılıkaya Kentini seçmişlerdir. Yazılıkaya, Eskişehir İli, Han İlçesi, Yazılıkaya Köyündedir. Kayalık bir platform üzerinde olup, Erken Tunç Çağlarında yerleşim görmüştür. Antik şehirde, Hitit Kültürüne ait kendi stilleri ile yaptıkları kaya kabartmaları ele geçmiştir. Hititlerden sonra bir Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya' da, Frig Kültürüne ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su sarnıçları, sunak yerleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar, nişler, antik yollar, tabiat şartlarından etkilenmişlerse de günümüze ulaşabilmişlerdir. Yoğun Frig yazıtlarını bu bölgede görmekteyiz. Roma ve Bizans
Vadi, Arkeolojik Sit alanı ve egzotik görünümlü tüm çevresi ile Doğal Sit Alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yazılıkaya Frig Vadisi, Prehistorik Çağlardan günümüze kadar iskan görmüştür. Arkeolojik çalışmalar ve tarihi kaynaklar, tarihin çok eskilere, Paleolitik Çağ' a değin uzandığını ortaya koymaktadır. Vadi M.Ö. 3 binde Erken Tunç çağı yerleşimi, M.Ö. 2 binde Hitit yerleşimi görmüştür, M.Ö. 8 inci yüzyıldan sonra Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu,Osmanlı çağlarına ait anıtsal eserler günümüze kadar ulaşmıştır Antik Yazılıkaya Kenti Bölgemizde önemli yapıtları olan Frigler, dini merkez olarak Antik Yazılıkaya Kentini seçmişlerdir. Yazılıkaya, Eskişehir İli, Han İlçesi, Yazılıkaya Köyündedir. Kayalık bir platform üzerinde olup, Erken Tunç Çağlarında yerleşim görmüştür. Antik şehirde, Hitit Kültürüne ait kendi stilleri ile yaptıkları kaya kabartmaları ele geçmiştir. Hititlerden sonra bir Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya' da, Frig Kültürüne ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su sarnıçları, sunak yerleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar, nişler, antik yollar, tabiat şartlarından etkilenmişlerse de günümüze ulaşabilmişlerdir. Yoğun Frig yazıtlarını bu bölgede görmekteyiz. Roma ve Bizans
Eskişehir İli Tarihi 11
1970 yılında da üçüncü mezarına nakledilmiştir. Üçüncü mezarı
13.yüzyılda Selçuklu mimarisini andıran 8 sütunlu, kemerli, etrafı açık
sekizgen bir mekan türbe halindedir. Yunus Emre tüm insanları sevgiye,
birlik ve beraberliğe çağıran halk aşığıdır. Mezar taşının ön cephesinde
yazılı olan “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim,
dünya kimseye kalmaz.” sözlerinde Yunus Emre’nin yaşam felsefesi
özetlenmektedir.Türbede mezarın dışında çeşme, müze, cami, minare,
şadırvan, kültür evi ve Yunus Emre’nin bir heykeli bulunmaktadır.
Kurşunlu Camii ve Külliyesi : Osmanlı İmparatorluğu’nun en tanınmış
birkaç minyatür ustasından biri olan Matrakçı Nasuh’un Kanuni’nin Irak
seferi sırasında 29 Aralık 1536 yılında çizdiği Eskişehir minyatürünün
en göz alıcı yapısı Kurşunlu Camii ve Külliyesi’dir. 1525 yılında Kanuni
Sultan Süleyman zamanında Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Avlusunda bir şadırvan, sağ tarafta menzilhane, sol tarafta aşhane ve
kervansaray ortada camii ve caminin arkasında medrese odaları ve
Mevlevihane bulunmaktadır. Arkada ise son mevlevi şeyhi Hacı Hasan Dede
ve Ailesine ait kabirler bulunmaktadır.
Alaaddin Camii: Eskişehir merkezinde yer alan kendi adı ile anılan parkın içerisindedir. 1267 yılında 3.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yapılmıştır. Tipik bir Selçuklu camisi iken restorasyonlar ile orijinal şeklini kaybetmiştir. 1944-1951 yılları arasında müze olarak kullanılan cami, bu tarihten itibaren tekrar onarılarak ibadete açılmıştır. Seyyit Battal Gazi Külliyesi ve Türbesi: Ünlü İslam Komutanının 8.yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. İslam ordularının Bizans’a karşı savaşlarında destanlaşmış yararlılıklar göstermiştir. Antakya, Şam yada Malatya doğumlu olduğu söylenir. İstanbul kuşatmasında (M.S.717-718) ve M.S. 740’a değin seferlerdeki kahramanlıkları halk tarafından destanlaştırılarak anlatılmıştır. Afyonkarahisar yakınlarındaki bir savaşta şehit düşmüştür. İki büyük destana konu olmuştur. Arapça Zatü’l-Himme ve Türkçe Battalname. 1207-1208 yıllarında Alaaddin Keykubat’ın annesi, l. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi olan Ümmühan Hatun tarafından adına bir külliye yaptırılmıştır ve kasabaya Seyitgazi adı verilmiştir. Şeyh Sücaeddin-i
Alaaddin Camii: Eskişehir merkezinde yer alan kendi adı ile anılan parkın içerisindedir. 1267 yılında 3.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yapılmıştır. Tipik bir Selçuklu camisi iken restorasyonlar ile orijinal şeklini kaybetmiştir. 1944-1951 yılları arasında müze olarak kullanılan cami, bu tarihten itibaren tekrar onarılarak ibadete açılmıştır. Seyyit Battal Gazi Külliyesi ve Türbesi: Ünlü İslam Komutanının 8.yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. İslam ordularının Bizans’a karşı savaşlarında destanlaşmış yararlılıklar göstermiştir. Antakya, Şam yada Malatya doğumlu olduğu söylenir. İstanbul kuşatmasında (M.S.717-718) ve M.S. 740’a değin seferlerdeki kahramanlıkları halk tarafından destanlaştırılarak anlatılmıştır. Afyonkarahisar yakınlarındaki bir savaşta şehit düşmüştür. İki büyük destana konu olmuştur. Arapça Zatü’l-Himme ve Türkçe Battalname. 1207-1208 yıllarında Alaaddin Keykubat’ın annesi, l. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi olan Ümmühan Hatun tarafından adına bir külliye yaptırılmıştır ve kasabaya Seyitgazi adı verilmiştir. Şeyh Sücaeddin-i
Eskişehir İli Tarihi 10
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ ESERLER
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ MEKANLAR
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ YERLER
Alaaddin Camii: Eskişehir merkezinde yer alan bir Selçuklu eseridir. Kurşunlu Camii: 1525 yılında Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Çoban Mustafa tarafından yaptırılmış olup,halen Odunpazarı mevkiinde ziyaret edilebilir. Diğer camiler ise şunlardır: Bardakçı Cami,Ulu Cami,.Hoşkadem Cami,Hazinedar Mescidi,Mülk Cami,Muradiye Cami,Hüsrev Paşa Cami Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir, Mihalıççık İlçesi Yunus Emre Beldesi’nin (Sarıköy) kuzeydoğusunda Eskişehir-Ankara demiryolunun hemen güneyindedir.Her yıl anısına programlar yapılır. Seyyit Battal Gazi Külliyesi Türbesi: Ünlü İslam Komutanının türbesi Seyitgazi İlçesinde bulunmaktadır. Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi: Hacı Bektaşi Veli Halifelerinden olup,
Seyitgazi İlçesi Arslanbeyli Köyünde meftundur. Diğer türbeler ise şunlardır: Alemşah Kümbeti,Üryan Baba Türbesi,Himmet Baba Türbesi. Antik Kentler: Yazılıkaya Frig Vadisi, Ballıhisar (Pessinus) Frig Antik Zahran Deresi,Çavlum Köyü Orta Tunç Çağı Mezarlığı,Han Antik Kenti,Odunpazarı Kentsel Sit Alanı,Gümüşkonak (Eoudoxıas). Müzeler: Arkeoloji Müzesi, Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi,Lületaşı Müzesi,Çağdaş Sanatlar Müzesi,TCDD Demiryolları Müzesi, Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir’e bağlı, Mihalıççık İlçesi Yunus Emre Beldesi’nin (Sarıköy) kuzeydoğusunda Eskişehir-Ankara demiryolunun hemen güneyindedir. Yunus Emre’nin ilk mezarı 13.yüzyıla ait olup, demiryolu bitişiğinde dikdörtgen planlı taşlardan, 1,5 - 2 m. yüksekliğinde avlu duvarları içindedir. 13.yüzyılda yaşamış olan Yunus Emre, Yunan İşgalinde yıkılan ilk mezarından 1949 yılında alınarak bir törenle poryum üzerindeki ikinci mezarına,
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ MEKANLAR
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ YERLER
Alaaddin Camii: Eskişehir merkezinde yer alan bir Selçuklu eseridir. Kurşunlu Camii: 1525 yılında Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Çoban Mustafa tarafından yaptırılmış olup,halen Odunpazarı mevkiinde ziyaret edilebilir. Diğer camiler ise şunlardır: Bardakçı Cami,Ulu Cami,.Hoşkadem Cami,Hazinedar Mescidi,Mülk Cami,Muradiye Cami,Hüsrev Paşa Cami Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir, Mihalıççık İlçesi Yunus Emre Beldesi’nin (Sarıköy) kuzeydoğusunda Eskişehir-Ankara demiryolunun hemen güneyindedir.Her yıl anısına programlar yapılır. Seyyit Battal Gazi Külliyesi Türbesi: Ünlü İslam Komutanının türbesi Seyitgazi İlçesinde bulunmaktadır. Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi: Hacı Bektaşi Veli Halifelerinden olup,
Seyitgazi İlçesi Arslanbeyli Köyünde meftundur. Diğer türbeler ise şunlardır: Alemşah Kümbeti,Üryan Baba Türbesi,Himmet Baba Türbesi. Antik Kentler: Yazılıkaya Frig Vadisi, Ballıhisar (Pessinus) Frig Antik Zahran Deresi,Çavlum Köyü Orta Tunç Çağı Mezarlığı,Han Antik Kenti,Odunpazarı Kentsel Sit Alanı,Gümüşkonak (Eoudoxıas). Müzeler: Arkeoloji Müzesi, Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi,Lületaşı Müzesi,Çağdaş Sanatlar Müzesi,TCDD Demiryolları Müzesi, Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir’e bağlı, Mihalıççık İlçesi Yunus Emre Beldesi’nin (Sarıköy) kuzeydoğusunda Eskişehir-Ankara demiryolunun hemen güneyindedir. Yunus Emre’nin ilk mezarı 13.yüzyıla ait olup, demiryolu bitişiğinde dikdörtgen planlı taşlardan, 1,5 - 2 m. yüksekliğinde avlu duvarları içindedir. 13.yüzyılda yaşamış olan Yunus Emre, Yunan İşgalinde yıkılan ilk mezarından 1949 yılında alınarak bir törenle poryum üzerindeki ikinci mezarına,
Eskişehir İli Tarihi 9
Cem Sultan önce Eskişehir’e sonra Konya’ya kaçar. 1482 yılında Mısır’a
gider. 16.yy.’ın Kanuni Döneminde, Eskişehir’in konumu dolayısıyla önem
kazandığını görmekteyiz.
Fatih’in ilk zamanlarına kadar Eskişehir, Ankara Beyliği’ne bağlı bir
sancak ve 1451-1831 yılları arasında Kütahya Beylerbeyliği’ne bağlı bir
sancaktır. 1831-1841 yılları arasında da Miralaylarla idare edilen
Eskişehir, 1841 yılında Hüdavendigar(Bursa) eyaletine bağlanan bir şehir
olmuştur. Eskişehir ancak 1925 yılında il olarak kendi kimliğini
kazanmıştır. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Döneminde Eskişehir :
Eskişehir, Milli Mücadele yıllarında, uzun süre gündemde kalan bir şehir
olmuştur. İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan demiryolu üzerindeki stratejik
konumu, iç çatışmalardaki rolü, Anadolu’yu istila etmiş olan Yunan
Ordusu’nun Orta Anadolu’ya geçişinin eşiğini oluşturması ve yeni
devletin kuruluşuna katkılarıyla önem kazanmıştır.
Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında toplanan Sivas Kongresi’ne (4
Eylül 1919) Eskişehir’den; Siyahizade Halil İbrahim Efendi,
Bayraktarzade Hüseyin Bey ve Hüsrev Sami Bey katılır. Mustafa Kemal Paşa
ve arkadaşları,
Eskişehir’de toplantı yapmaya karar verirler. Ancak Eskişehir-Ankara tren yolunun işletilmesinin itilaf devletlerince yasaklanmasından dolayı toplantı Ankara’da yapılır. Atatürk, ünlü Nutku’nda, Kurtuluş Savaşı sırasında Eskişehir’e 520 kişilik bir İngiliz taburuyla,100 kişilik bir başka müfrezenin gönderildiğinden söz eder. Bu kuvvetler Eskişehir’de istasyon çevresine yerleşirler. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan Yunanlılar, kısa süre içinde Menderes, Salihli, Akhisar ve Ayvalık’a kadar uzanan bir hat üzerinde ilerlediler. Yunan kuvvetleri ayrıca, İstanbuldaki İngiliz Generali Milne ve kuvvetleri tarafından desteklenmekteydi. İngiliz Generali Milne, görünüşte iki tarafa da saldırıyı yasaklamıştı. Ancak Yunanlılar, 22 Haziran 1920’de saldırıya geçerek Bursa, Uşak,Alaşehir ve Nazilli’yi aldılar. 1921 yılında Eskişehir’e 40 km uzaklıktaki İnönü’de, Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri yapıldı. Stratejik konumu bakımından önem taşıyan Eskişehir’in Yunanlılar tarafından elde tutulması son derece önemliydi. Bu yüzden Türk-Yunan Savaşlarının beş muharebesinin üçü (Birinci İnönü, İkinci İnönü ve Kütahya-Eskişehir Muharebeleri) Eskişehir de gerçekleşmiştir. Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda Türk Ordusu Sakarya’nın doğusuna çekilir. 23 Ağustos 1921’de Yunanlılar yeniden saldırır. 30 Ağustos 1921’de ise düşman ordusu, en ağır yenilgiyi alarak geri çekilmeye başlar. 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk Süvarileri Tekkeönü’nden Eskişehir’e inerler ve düşman kuvvetlerini Eskişehir’den çıkartırlar.
Eskişehir’de toplantı yapmaya karar verirler. Ancak Eskişehir-Ankara tren yolunun işletilmesinin itilaf devletlerince yasaklanmasından dolayı toplantı Ankara’da yapılır. Atatürk, ünlü Nutku’nda, Kurtuluş Savaşı sırasında Eskişehir’e 520 kişilik bir İngiliz taburuyla,100 kişilik bir başka müfrezenin gönderildiğinden söz eder. Bu kuvvetler Eskişehir’de istasyon çevresine yerleşirler. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan Yunanlılar, kısa süre içinde Menderes, Salihli, Akhisar ve Ayvalık’a kadar uzanan bir hat üzerinde ilerlediler. Yunan kuvvetleri ayrıca, İstanbuldaki İngiliz Generali Milne ve kuvvetleri tarafından desteklenmekteydi. İngiliz Generali Milne, görünüşte iki tarafa da saldırıyı yasaklamıştı. Ancak Yunanlılar, 22 Haziran 1920’de saldırıya geçerek Bursa, Uşak,Alaşehir ve Nazilli’yi aldılar. 1921 yılında Eskişehir’e 40 km uzaklıktaki İnönü’de, Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri yapıldı. Stratejik konumu bakımından önem taşıyan Eskişehir’in Yunanlılar tarafından elde tutulması son derece önemliydi. Bu yüzden Türk-Yunan Savaşlarının beş muharebesinin üçü (Birinci İnönü, İkinci İnönü ve Kütahya-Eskişehir Muharebeleri) Eskişehir de gerçekleşmiştir. Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda Türk Ordusu Sakarya’nın doğusuna çekilir. 23 Ağustos 1921’de Yunanlılar yeniden saldırır. 30 Ağustos 1921’de ise düşman ordusu, en ağır yenilgiyi alarak geri çekilmeye başlar. 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk Süvarileri Tekkeönü’nden Eskişehir’e inerler ve düşman kuvvetlerini Eskişehir’den çıkartırlar.
Eskişehir İli Tarihi 8
Buna göre, Eskişehir’i kardeşi Gündüzalp’in idaresine bırakır. Son
araştırmalar; Sultan-Öyüğü İnönü yöresinin Osmanlı alanının dışında,
Germiyanlar’a ait olduğunu göstermektedir. 14.yy.’da Orhan Bey döneminin
sonlarına doğru, Sultanönü, Karamanoğulları’nın eline geçer. Orhan
Bey’in oğlu I.Murat döneminde de burası, iki güç arasında sorun
oluşturmaktadır. I.Murat tahta çıktığı zaman, Rumeli’ye bir sefer
düzenlemeye karar verir. Bunu fırsat bilen Karamanoğulları; Varsaklar,
Turgutlar, Türkmen Beyleri ve Sivas Beyi ile I.Murat’a karşı
birleşirler. Bunu öğrenen Sultan hemen Anadolu’ya döner. Onları yenerek
Ankara’yı ele geçirir. Bu seferden dönerken de Sultanönü’nü 1363 yılında
Karamanoğulları’nın elinden alır. Osmanlı sınırları, Karamanoğulları
topraklarına, güneyde, Hamitoğulları Beyliği’nin kuzeyine dayanır.
1381 yılında Germiyan Beyi’nin kızı Devlet Hatun’un Şehzade Bayezit ile
evlenmesiyle, Germiyan Beyliği topraklarının kuzeybatısı Osmanlılar’ın
eline geçer. Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında, özellikle
savaşlarla ilgili eldeki kayıtlarda, Seyitgazi veya Sivrihisar’ın adına
pek rastlanmamaktadır.
Bunun nedeni, ilk yıllarda fetihlerin kuzey-batıya, Bizans’a doğru olmasındandır. Seyitgazi adı bu dönemde, sadece önemli bir Bektaşilik merkezi olarak anılmaktadır. Sivrihisar ise, 14.yy.’ın ilk yarısında Karamanoğulları Beyliği’nin sınırları içindedir. I.Murat’ın Ankara seferinden sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1402 yılında Ankara Savaşı sırasında, Sultan Yıldırım Bayezit’in Timur Han’a yenilmesi üzerine; Osmanlı egemenliğini yok etmek isteyen Timur, beylikleri yeniden güçlendirmek için diğer bir çok yer ile birlikte Sivrihisar’ı Karamanoğulları’na verir. Bir süre Timur’un karargahını Sivrihasar’da kurduğu da söylenir. Yıldırım Bayezit’in ölümünden sonra Sivrihisar, yeniden Osmanlı egemenliğine geçer. 15.yy.’ın sonunda, II.Bayezit ile Cem Sultan arasındaki mücadele Eskişehir, yani Sultanönü yöresinde önemli olaylara neden olmuştur. 1481 yılında Bursa’ya giren Cem Sultan, orada II.Bayezit’in üzerine gönderdiği Ayas Paşa’nın ordusunu bozguna uğratır. Bunun üzerine II.Bayezit, Bursa üzerine yürür ve Cem Sultan’ı yener.
Bunun nedeni, ilk yıllarda fetihlerin kuzey-batıya, Bizans’a doğru olmasındandır. Seyitgazi adı bu dönemde, sadece önemli bir Bektaşilik merkezi olarak anılmaktadır. Sivrihisar ise, 14.yy.’ın ilk yarısında Karamanoğulları Beyliği’nin sınırları içindedir. I.Murat’ın Ankara seferinden sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1402 yılında Ankara Savaşı sırasında, Sultan Yıldırım Bayezit’in Timur Han’a yenilmesi üzerine; Osmanlı egemenliğini yok etmek isteyen Timur, beylikleri yeniden güçlendirmek için diğer bir çok yer ile birlikte Sivrihisar’ı Karamanoğulları’na verir. Bir süre Timur’un karargahını Sivrihasar’da kurduğu da söylenir. Yıldırım Bayezit’in ölümünden sonra Sivrihisar, yeniden Osmanlı egemenliğine geçer. 15.yy.’ın sonunda, II.Bayezit ile Cem Sultan arasındaki mücadele Eskişehir, yani Sultanönü yöresinde önemli olaylara neden olmuştur. 1481 yılında Bursa’ya giren Cem Sultan, orada II.Bayezit’in üzerine gönderdiği Ayas Paşa’nın ordusunu bozguna uğratır. Bunun üzerine II.Bayezit, Bursa üzerine yürür ve Cem Sultan’ı yener.
Eskişehir İli Tarihi 7
En parlak dönemini ise, Romalılar’ın egemenliği altında olduğu yıllarda
yaşamıştır. Orta Çağlarda Eskişehir : M.S. 395 yılında Roma’nın ikiye
bölünmesiyle, Frigya, Bizans toprakları bölümünde kalmıştır. Eskişehir
ve çevresindeki şehirler, bu dönemde eski önemlerini yitirmişlerdir.
Sadece Pessinus ticaret yolu üzerinde bulunan Dorlion Kaplıcaları
varlıklarını sürdürebilmiştir. Bizans topraklarını istila eden Arap
orduları, Eskişehir yakınlarına kadar gelmişlerdir. 708 yılında Abbas
Bin Velid ve 778 yılında Hasan Bin Kataba burayı işgal etmiştir.
7.yy.’ın sonundan, 10.yy.’ın sonuna dek 300 yıl Bizans-Arap Savaşları
sürmüştür. Antik Çağ’da Nakoleia adıyla anılan Seyitgazi, o dönemde
önemli bir durumundadır.
Ancak Hıristiyanlık Çağı’nda, kent eski gücünü yitirir ve Synnada
Metropollüğü’ne bağlanır. 198 yılında ise tekrar Metropollüğe yükselir.
9.yy.’dan sonra artık Nakoleia adına rastlanmaz. Bu arada Bizans
eyaletlerine yayılan Selçuklular,
1074 yılında Frigya sınırına kadar gelirler. Daha sonra arka arkaya gelen akınlar nedeniyle Nakoleia önemini kaybeder. Haçlılar’ın 1079’da Nakoleia üstünden, Anadolu’nun içlerine kadar girdikleri rivayet edilir. 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra doğudan gelen Türkler, 1074 yılında Eskişehir’i alırlar. Şehrin alınmasının ardından, doğudan gelen Türk boylarını durdurmak isteyen Manuel Kommenos, bunda başarılı olamayınca batıya doğru çekilmek durumunda kalır. Alparslan ve I.Kılıçarslan zamanında Eskişehir, Haçlı Orduları’nın geçiş yeri olmuştur. Eskişehir il merkezinde, bu çağa ait fazla bir eser yoktur. Yeni ve Yakın Çağlarda Eskişehir: Eskişehir yöresi, Osmanlı İmparatorluğu’nun beşiği ve doğu seferleri yolu üstündeki önemli merkezlerinden biridir. Ertuğrul Gazi’nin ölümünün ardından, yerine oğlu Osman Bey geçer. Osman Bey, uçbeyi olduktan kısa bir süre sonra kuvvetlenerek 1298 yılında, önce Eskişehir’i sonra İnönü, Seyitgazi ve Sivrihisar’ı topraklarına katar. Osman Bey’in Ahi Reisleri’nden Şeyh Edebali’nin kızı Malhatun ile evlenmesiyle, Eskişehir ve çevresi daha kuvvetlenir. Osman Bey sağlığında fethetmiş olduğu toprakları yakınlarına bölüştürür.
1074 yılında Frigya sınırına kadar gelirler. Daha sonra arka arkaya gelen akınlar nedeniyle Nakoleia önemini kaybeder. Haçlılar’ın 1079’da Nakoleia üstünden, Anadolu’nun içlerine kadar girdikleri rivayet edilir. 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra doğudan gelen Türkler, 1074 yılında Eskişehir’i alırlar. Şehrin alınmasının ardından, doğudan gelen Türk boylarını durdurmak isteyen Manuel Kommenos, bunda başarılı olamayınca batıya doğru çekilmek durumunda kalır. Alparslan ve I.Kılıçarslan zamanında Eskişehir, Haçlı Orduları’nın geçiş yeri olmuştur. Eskişehir il merkezinde, bu çağa ait fazla bir eser yoktur. Yeni ve Yakın Çağlarda Eskişehir: Eskişehir yöresi, Osmanlı İmparatorluğu’nun beşiği ve doğu seferleri yolu üstündeki önemli merkezlerinden biridir. Ertuğrul Gazi’nin ölümünün ardından, yerine oğlu Osman Bey geçer. Osman Bey, uçbeyi olduktan kısa bir süre sonra kuvvetlenerek 1298 yılında, önce Eskişehir’i sonra İnönü, Seyitgazi ve Sivrihisar’ı topraklarına katar. Osman Bey’in Ahi Reisleri’nden Şeyh Edebali’nin kızı Malhatun ile evlenmesiyle, Eskişehir ve çevresi daha kuvvetlenir. Osman Bey sağlığında fethetmiş olduğu toprakları yakınlarına bölüştürür.
Eskişehir İli Tarihi 6
Gordion ve Midas’tır. Kral Midas, Firigya İmparatorluğu’nu kurmuş ancak
bu imparatorluk kısa ömürlü olmuştur. (M.Ö.725-675) Kafkasya üstünden
gelen Kimmerler, 7.yüzyılın ilk yarısında, Frigya egemenliğine son
vermiştir. Frig Çağı’ndaki bu şehirler, Kimmer istilaları sırasında
yakılıp yıkıldıktan sonra, gücünü arttırmış olan Lidya Kralı Kroizos’un
egemenliği altına girmiştir. Tarihçilere göre Midas, Kimmer akınına
karşı koyamadığı için kendini öldürmüştür.
(M.Ö.546-333) Büyük İskender’in Anadolu’ya girdikten sonra, Gronikos
Savaşı’nda
(M.Ö.334) zafer kazanmasıyla, Frigya bu kez de Büyük İskender’in egemenliği altına girdi. İskender, önce Pessinus ve Gordion’u ele geçirdi. Aynı zamanda Frigya’ya Hellenizm Çağı ve kültürü taşınmış oldu. Bu arada Frigya’ya Grekler yerleştiler. Pessinus’ta yapılan kazılarda Frig Tanrıçası Kibele’ye ithaf edilen mabet, tiyatro ve bir çok mimari yapı ortaya çıkartılmıştır. Frigler’in dini, Anadolu’nun çok eski bir tapımı olan ana tanrıça Kibele’ye bağlıdır. Büyük İskender’in ölümünden sonra Frigya, Galatlar’ın sürekli akınlarına uğramıştır. Ardından Romalılar’ın idaresine geçmiştir.
(M.Ö.334) zafer kazanmasıyla, Frigya bu kez de Büyük İskender’in egemenliği altına girdi. İskender, önce Pessinus ve Gordion’u ele geçirdi. Aynı zamanda Frigya’ya Hellenizm Çağı ve kültürü taşınmış oldu. Bu arada Frigya’ya Grekler yerleştiler. Pessinus’ta yapılan kazılarda Frig Tanrıçası Kibele’ye ithaf edilen mabet, tiyatro ve bir çok mimari yapı ortaya çıkartılmıştır. Frigler’in dini, Anadolu’nun çok eski bir tapımı olan ana tanrıça Kibele’ye bağlıdır. Büyük İskender’in ölümünden sonra Frigya, Galatlar’ın sürekli akınlarına uğramıştır. Ardından Romalılar’ın idaresine geçmiştir.
Eskişehir İli Tarihi 5
Demirci Höyükteki buluntular Eskişehir çevresinde tarih öncesi
yerleşimin ve kültürün erken Kalkolitik (M.Ö.5500) Çağı’nda başladığını
göstermektedir.
Pek çok Anadolu Efsanesi Frigya’yı madenciliğin beşiği olarak gösteren
kanıtlardır. Ayrıca Midas Şehri’nde (Yazılıkaya) yapılan diğer
kazılarda, yüzlerce yeni höyük tespit edilerek, bölgenin ilk çağlardan
bu yana yaygın bir kültüre sahip olduğu saptanmıştır. Yazılıkaya’da
yapılan kazılarda tespit edilen höyüklerin büyük bir kısmı da Hitit
Çağına ait kültür belgeleri bulunmuştur. M.Ö. 1200 yıllarında,
Anadolu’daki Hitit egemenliğine son vererek, geniş bir alana yayılan Frigler, Eskişehir Ovası, Sakarya Nehri kolları ile Ankara’nın doğu ve batı bölümlerini kapsayan bir krallık kurmuşlardır. Merkezi, Polatlı yakınındaki Gordion olan bu krallığın, güçlü bir siyasi yapısı olduğu görülmektedir. Bu tarihlerde kurulan Pessinus (Ballıhisar), Midaeum(Karahöyük), Dorylaeum(,Eskişehir), Yazılıkaya(Midas) şehri gibi Frig şehirleri de Eskişehir’in il sınırları içindedir. Frigya tarihinin en bilinen kralları,
Anadolu’daki Hitit egemenliğine son vererek, geniş bir alana yayılan Frigler, Eskişehir Ovası, Sakarya Nehri kolları ile Ankara’nın doğu ve batı bölümlerini kapsayan bir krallık kurmuşlardır. Merkezi, Polatlı yakınındaki Gordion olan bu krallığın, güçlü bir siyasi yapısı olduğu görülmektedir. Bu tarihlerde kurulan Pessinus (Ballıhisar), Midaeum(Karahöyük), Dorylaeum(,Eskişehir), Yazılıkaya(Midas) şehri gibi Frig şehirleri de Eskişehir’in il sınırları içindedir. Frigya tarihinin en bilinen kralları,
Eskişehir İli Tarihi 4
W.M.Ramsay’ın bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion
harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze
uzanmıştır. İlk Çağlarda Eskişehir: Eskişehir toprakları, Taş Devri’nden
günümüze kadar binlerce kültürü yaşatmıştır.
M.Ö.4000 yıllarında Eskişehir, nüfusun en yoğun olduğu bölge olarak
kabul edilmiştir. Yapılan araştırmalarda, kasaba ve şehirler
bulunmuştur. Ayrıca Asurlu tüccarların ticaret hayatını canlandırdıkları
bir merkez olmuştur.
Eskişehir, Frigya’nın batı sınırı içindedir. Bu nedenle Frig Çağı, Eskişehir’in tarihinde önemli bir yer tutar. Arkeolojik araştırmalar, yöredeki ilk yerleşimin M.Ö.3500 yıllarında, Şarhöyük çevresinde yoğunlaştığını göstermektedir. Kalkolitik ve Bakır Çağlarında (M.Ö.3500-2500) nüfusun en yoğun olduğu bölgeler Porsuk-Seydisu ve Sarısu Çaylarının kenarları olarak belirlenmiştir.
Eskişehir, Frigya’nın batı sınırı içindedir. Bu nedenle Frig Çağı, Eskişehir’in tarihinde önemli bir yer tutar. Arkeolojik araştırmalar, yöredeki ilk yerleşimin M.Ö.3500 yıllarında, Şarhöyük çevresinde yoğunlaştığını göstermektedir. Kalkolitik ve Bakır Çağlarında (M.Ö.3500-2500) nüfusun en yoğun olduğu bölgeler Porsuk-Seydisu ve Sarısu Çaylarının kenarları olarak belirlenmiştir.
Eskişehir İli Tarihi 3
Dorylaion, antik kaynaklarda önemli yolların kavşak noktasında
kaplıcaları ile ünlü, ticaret ile zenginliğe kavuşmuş bir
Frigya(Phrygia) şehri olarak geçer ve şehrin kurucusu olarak Eretrialı
Doryleos gösterilir. Özellikle Bizans çağında önem kazanan kentte
imparator Justinianos’un yazlık sarayının varlığından söz edilir.19.
yüzyılda birçok gezgin ve bilim adamı, bölgeye yaptıkları gezilerin ve
araştırmaların sonucunda Eskişehir’in 3 km kuzeydoğusunda, Porsuk
Çayı’nın kuzeyinde yer alan bugünkü adıyla Şarhöyük ören yerinin antik
Dorylaion şehri olduğunu saptamışlardır. Burası 17 m yüksekliğinde, 450 m
çapında Orta Anadolu’nun orta büyüklükteki höyüklerinden biridir.
Dorylaion-Şarhöyük, Bizans’ın Selçuklulara karşı korunmasında büyük rol oynamış, ancak 1176’da Selçuklu Sultanı II . Kılıçaslan’ın Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’u mağlup etmesinden sonra kent, Selçuklular’ın egemenliği altına girmiştir. Bundan sonra uzun bir zaman yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion-Şarhöyük’ün yakınında, harabenin güneyinde yeni bir yerleşme kurulmuştur.
Dorylaion-Şarhöyük, Bizans’ın Selçuklulara karşı korunmasında büyük rol oynamış, ancak 1176’da Selçuklu Sultanı II . Kılıçaslan’ın Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’u mağlup etmesinden sonra kent, Selçuklular’ın egemenliği altına girmiştir. Bundan sonra uzun bir zaman yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion-Şarhöyük’ün yakınında, harabenin güneyinde yeni bir yerleşme kurulmuştur.
Eskişehir İli Tarihi 2
ESKİŞEHİR İLİ TARİH
Tarihçe Antik Çağda Eskişehir: Eskişehir, Sakarya Irmağı ve kollarının suladığı verimli ovada yer aldığı için, her çağda yerleşime elverişli bir alan olmuştur
.
Anadolu ve Ege kültür merkezlerine yakınlığı, bu kültürlerin kavşak
noktasında olması, yöreyi kültür potası durumuna getirmiştir. Zaman
zaman bu kültürlerin bazı öğeleri gelişerek yöreye özgü nitelik kazanmış
ve bölgeyi kendi başına bir kültür merkezi yapmıştır. Antik devirdeki
“Phrygia Epiktetos" un Eskişehir – Afyon - Kütahya illerinin büyük
bölümünü içine alan " Dağlık Frigya" bölgesi bu kültür merkezi olgusunun
en karakteristik örneğidir.Tarihçe Antik Çağda Eskişehir: Eskişehir, Sakarya Irmağı ve kollarının suladığı verimli ovada yer aldığı için, her çağda yerleşime elverişli bir alan olmuştur
Antik Eskişehir, Dağlık Frigya' nın din merkezidir ve bu dini konumunu sonraki dönemlerde de devam ettirmiştir. Şehrin Adı : Bugünkü Eskişehir ili, eski ve orta çağlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınan bir kentti. Arap kaynaklarında ise şehrin adı Darauliya, Adruliya ve Drusilya olarak verilmiştir.
Eskişehir İli Tarihi 1
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ VE TARİHİ ESERLERİ
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ESKİŞEHİR
eskişehir,türkiye eskişehir,eskişehir türkiye
eskişehir resimler,eskişehir fotoğraflar,eskişehir manzaralar,eskişehir görüntüler,eskişehir haber,eskişehir harita,wskişehir video,eskişehir spor,eskişehir ulaşım,eskişehir iklim,eskişehir iş,eskişehir sağlık,eskişehir hastahaneleri,eskişehir devlet hastahanesi,esişehir ssk,eskişehir sgk,eskişehir valilik,eskişehir belediye,eskiişehir nüfus ,eskişehir emniyet,eskişehir trafik,eskişehir ihale,eskişehir maliye,eskişehir işkur,eskişehir meb,eskişehir eğitim,eskişehir okul,eskişehir kurs,eskişehir anadolu ünüversitesi,eskişehir konaklama,eskişehir emlak,eskişehir daire,eskişehir satılık,eskişehir kiralık,eskişehir lojman,eskişehir toki,eskişehir arsa,eskişehir araç,eskişehir turizm,eskişehir otel,eskişehir yurt,eskişehir pansiyon,eskişehir konut,eskişehir ekonomi,eskişehir sanayi,,eskişehir ticaret,eskişehir tarım,eski,şehir dağları,eskişehir akarsuları,eskişehir tarihi eserleri,eskişehir eskişehir ovaları,eskişehir doğa,eskişehir gezi,eskişehir tatil,eskişehir dernek,eskişehir yemekleri,eskişehir kültür,eskişehir sanat,eskişehirGEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ESKİŞEHİR
eskişehir,türkiye eskişehir,eskişehir türkiye
4 Ocak 2013 Cuma
Eskişehir İli Tarihi 10
Soğukluk, sıcaklık, külhan bölmeleri ihtiva eder. Hamam harap
durumdadır.
Uyuz Hamamı
Seyitgazi İlçe Merkezine 15 km. toprak yolla bağlı Aşağısöğüt Çiftliği
Karaağıl Mevkiindedir. Kükürtlü suyu bulunan hamam harap vaziyettedir.
Alpanos Hamamı
Seyitgazi İlçe Merkezine 15 km. asfalt yolla bağlı Sarayören Köyündedir.
Bizanslılardan kalmadır.
Çırçır Çeşmesi
Seyitgazi İlçe Merkezi, Çarşı içindedir. Osmanlı Dönemine aittir.
Menimhane ( Ulupınar ) Çeşmesi
Seyitgazi İlçe Merkezi, Çarşı içindedir. Osmanlı Dönemine aittir.
Santabaris Antik Kenti
Bugün antik şehir üzerinde Seyitgazi İlçesine bağlı Bardakçı Köyü
yerleşmesi vardır. Güneye inen antik yol üzerindedir. Roma çağında
kurulmuş olup, Bizans çağında da önemini muhafaza etmiş piskoposluk
merkezi olmuştur. Daha sonra önemini kaybetmiştir.
Fethiye Örenyeri
Seyitgazi İlçesi, Kırka Beldesine bağlı Fethiye Köyü sınırları
içindedir.
Fethiye Köyünden Büyükyayla Köyüne giden toprak yolun sağ tarafında, Örenlik Mevkiindedir. Özellikle Roma ve Bizans Çağına ait kaya mezarları ile bir kiliseye ait kalıntılar mevcuttur. Midaion / Karahöyük Midaion/Karahöyük Eskişehir İlinin 30 km doğusunda,Alpu ovasına hakim bir alanda kurulan höyük Tunç Çağından Bizans Çağına kadar kesintisiz yerleşim görmüştür. Yerleşim alanı höyüğün eteklerinde yaklaşık 500 m. Çapında bir alana yayılmakta ve kuzey doğu eteklerinde nekdopolle son bulmaktadır. Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü'nün maddi ve manevi destekleri ile Doç.Dr.A.Nejat Bilgen başkanlığında arasında Karahöyük(Midaion) yüzey araştırması yapılmıştır.
Fethiye Köyünden Büyükyayla Köyüne giden toprak yolun sağ tarafında, Örenlik Mevkiindedir. Özellikle Roma ve Bizans Çağına ait kaya mezarları ile bir kiliseye ait kalıntılar mevcuttur. Midaion / Karahöyük Midaion/Karahöyük Eskişehir İlinin 30 km doğusunda,Alpu ovasına hakim bir alanda kurulan höyük Tunç Çağından Bizans Çağına kadar kesintisiz yerleşim görmüştür. Yerleşim alanı höyüğün eteklerinde yaklaşık 500 m. Çapında bir alana yayılmakta ve kuzey doğu eteklerinde nekdopolle son bulmaktadır. Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü'nün maddi ve manevi destekleri ile Doç.Dr.A.Nejat Bilgen başkanlığında arasında Karahöyük(Midaion) yüzey araştırması yapılmıştır.
Eskişehir İli Tarihi 9
Vadi, Arkeolojik Sit alanı ve egzotik görünümlü tüm çevresi ile Doğal
Sit Alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Yazılıkaya Frig Vadisi, Prehistorik Çağlardan günümüze kadar iskan
görmüştür. Arkeolojik çalışmalar ve tarihi kaynaklar, tarihin çok
eskilere, Paleolitik Çağ' a değin uzandığını ortaya koymaktadır. Vadi
M.Ö. 3 binde Erken Tunç çağı yerleşimi, M.Ö. 2 binde Hitit yerleşimi
görmüştür, M.Ö. 8 inci yüzyıldan sonra Hellenistik, Roma, Bizans,
Selçuklu,Osmanlı çağlarına ait anıtsal eserler günümüze kadar ulaşmıştır
Antik Yazılıkaya Kenti
Bölgemizde önemli yapıtları olan Frigler, dini merkez olarak Antik
Yazılıkaya Kentini seçmişlerdir. Yazılıkaya, Eskişehir İli, Han İlçesi,
Yazılıkaya Köyündedir. Kayalık bir platform üzerinde olup, Erken Tunç
Çağlarında yerleşim görmüştür. Antik şehirde, Hitit Kültürüne ait kendi
stilleri ile yaptıkları kaya kabartmaları ele geçmiştir. Hititlerden
sonra bir Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya' da, Frig Kültürüne ait
kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su
sarnıçları, sunak yerleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar,
nişler, antik yollar, tabiat şartlarından etkilenmişlerse de günümüze
ulaşabilmişlerdir. Yoğun Frig yazıtlarını bu bölgede görmekteyiz. Roma
ve Bizans Çağlarında Frig yapıtları, dini amaçlarla genelde tahrip
edilmiş, kaya barınakları ve kaya mezarları ilave edilmiştir. Dünya
Kültürel ve Doğal Mirası listesine dahil edilmek üzere aday gösterilmesi
uygun görülen Yazılıkaya Ören yerinin Dünyada eşi ve benzeri yoktur.
Frig Kaya Anıtları (Açık Hava Tapınakları)
Tanrıçalarının çıplak yarlarda olduğuna inanan Frigler; Tapınak cephesi
biçiminde işledikleri kayalar önünde dinsel törenlerini yaparlardı.
Yazılıkaya (Midas Anıtı)
Antik Yazılıkaya Platformunun kuzeydoğu yamacında, 17.00 m.
yüksekliğinde ve 16.50 m. genişliğinde, doğuya bakan anıt üzerinde
yazılar olması nedeniyle "Yazılıkaya" olarak isimlendirilmiştir, Frig
Kralı Midas' a dayandırılarak "Midas Anıtı" da denmektedir. Antik şehir
ismini bu anıttan almıştır. M. Ö. 6. yy. ilk çeyreğine tarihlenmektedir.
Frig Kaya Anıtlarının en görkemlisi, bölgenin ve dünyanın önemli, ünik
yapılarındandır. Üzerindeki çatlakları ile yıkılma tehlikesi arz eden
anıtı kurtarabilmek için bilimsel inceleme ve araştırma yapılmaktadır.
Bitmemiş Anıt
Antik Yazılıkaya Platformunun batı yamacında, Yazılıkaya Anıtının
yaklaşık 200 m. güneybatısında yer almaktadır. Tamamlanmayarak yarım
bırakıldığından arkeolojide "Bitmemiş Anıt" olarak adlandırılır.
Tamamlanmamış olması bize Frig Kaya Anıtlarının yapımındaki çalışma
metotlarını anlamamızı sağlar. Böylelikle anıtların oluşturulan doğal
terasta, iskele kurulmadan yapıldıklarını düşünebiliyoruz. Anıtın batıya
bakması ayrı bir özellik arz eder. Frig Kaya Anıtlarının özünü teşkil
eden niş, bitirilmemiş olmasından dolayı, anıt yüzeyine işlenmemişse de
anıtın sol alt kısmına işlenmiştir. Frizinde lotus - palmet motifi
bulunmaktadır.
Bitkisel Motifli Anıt (Sümbüllü Anıt - Damalı Anıt)
Antik Yazılıkaya Platformunun doğu yamacında yer alan bu anıtsal niş,
stilize bitkisel motifli akroterinden dolayı Arkeolojide “Hyacinth
Anıtı”olarak adlandırılır. Anıtsal niş içinde dama motifleriyle dikkati
çeker, diğer anıtlardan ayrıcalıklı olarak, üçgen alınlık altında sadece
niş olmasıyla sanki niş'in Friglerce ne denli kutsal olduğunu
vurgulamak ister.
Küçük Yazılıkaya (Arezastis) Anıtı
Yazılıkaya Köyünün 2 km. kuzeyinde, Yazılıkaya - Çukurca yolunun 100 m.
batısındadır. Anıtın üst cephesindeki Frigçe yazıtlardan dolayı
Arezastis Anıtı olarak da bilinir. Frig Kaya Anıtlarının tüm
özelliklerini taşıyan bu anıt, tam olarak bitirilmemiştir. Tanrıça
Kybele' nin Frigleri gözlediği inancıyla ufak da olsa anıt yüzeyine,
muhakkak bir niş yapılmıştır.
Bahşeyiş Anıtı (Bahşeyiş - Bahşiş Anıtı)
Seyitgazi İlçesi, Kırka Bucağı, Gökbahçe Köyünün hemen yanında ,Kurtkoca
Deresi ağzında bulunmaktadır. Üç boyutlu olan Anıt; Frig Kaya
Anıtlarının genel özelliklerini taşıması yanında, kapı nişinin ortasında
bulunan oyuğun, arkada üçgen alınlığın üstünden aşağı inen bir oyuk ile
birleşmesi, "Sıvı Sunak", "Kült Anıtı" olduğunu anlamamıza yardım eder.
Frigler bu anıtı yapmakla; "Kybele" in kendilerine bahşettiği nimetleri
tekrar Kybele'ye sunarak, şükran duygularını dile getirmek istemiş
olabilirler.
Anıtsal Frig Kaya Mezarı
Antik Yazılıkaya Kentinde, platformun kuzeybatı yamacında, 1970'de
tespit edilen Anıtsal Frig Kaya Mezarı, Frig ahşap mimarisini en güzel
şekilde temsil etmektedir .Frig mimarisinin iç yapısının en ince
detayına kadar işlenmiş olan bu kaya mezarı anakayaya yekpare
oyulmuştur, girişi kuzeydendir, yastıklı iki klinesi vardır. 1990 ve
1998'de Eskişehir Müze Müdürlüğünce restore edilmiştir.
Gerdekkaya Mezar Anıtı
Bölge halkının "Kızlar Manastırı" olarak adlandırdığı bu anıt,
Seyitgazi, Çukurca Köyünün 500 m. kadar batısındadır. Grek mimarisi
içinde Dor Mimari stilinde, iki sütunlu bir tapınak cephesi biçiminde,
volkanik tüf kayalığa oyularak, yekpare bir şekilde işlenmiş
arcosoliumlu iki mezar odalı anıtsal bir kaya mezarıdır. Dor mimarisinin
en ince detayları kayaya işlenmiştir. Hellenistik Çağ'a tarihlenen
anıtın üçgen alınlığının altında triglif-metop sıraları bulunmaktadır.
1991 yılında Eskişehir Arkeoloji Müzesi tarafından restore edilmiştir.
Hamamkaya Anıtı
Seyitgazi İlçesi, Çukurca Köyündedir. Mezar kapı nişi altında zor
seçilen küçük kabartma figürler vardır. Ancak anıt tahribat görmüştür.
Aslanlı Mabet
Seyitgazi İlçesi, Kümbet Köyü içerisindedir. Frizinde aslanlar olduğu
için Aslanlı Mabet olarak bilinir. Mezar odasında "solon" kelimesi
okunduğundan "Solon Mezarı" denilmektedir.
Dış cephe ve iç mezar odası tahribata uğramıştır. Frizinde; ortada
krater (vazo) ve iki yanında karşılıklı birer aslan figürü kabartma
olarak betimlenmiştir. Tepe ve yan akroterleri stilize bitki motifli
olup, üçgen çatıyı kaplamaktadır. Giriş tahrip olduğundan, iki yanda
bulunan kabartma figürler belirlenememektedir. Hellenistik Çağa ait
olmalıdır.
Büyükyayla (Seyircek) Nekropolü
Kırka - Afyon Karayolu üzerinde Büyükyayla Köyü' nde, ormanlık alanda,
Roma ve Bizans çağlarına tarihlenen, ana kayaya oyulmuş oda ve büyük
lahit tipi mezarlar bulunmaktadır.
Frig Kaleleri
Kaya yüzeyine tapınak cephesi biçiminde işlenen kaya anıtları ve kaya
anıt mezarları yanında, askeri soylular sınıfının yaşadığı, kayalıklar
üzerine kurulmuş, tahkimli Frig kaleleri bölgemizde yoğunluk
kazanmaktadır.
Genellikle bölgeye hakim tepelere kurulan Frig Kalelerinde, örülmüş sur
duvarları yanında, doğal kayaya oyulmuş mazgal delikli sur duvarları,
kale girişleri, gizli merdivenler önemli geçitler, dinsel amaçlı anıtsal
nişler, kaya mezarları, anıtsal basamaklar, kaya anıtları, kaya
rölyefleri, sunaklar, sosyal amaçlı sarnıçlar, karlıklar, ahşap mimari
izleri ile Frig kaya işçiliğinin bütün detaylarını görebilmekteyiz. Ufak
çaptaki kaleler ise haberleşme kuleleri olarak kullanılmış olmalıdır.
Frig Kaleleri, Hellenistik, Roma ve Bizans Çağlarında, orijinal
kullanımları yanında, zamanının kültürünü yansıtan değişik tipte kaya
mezarları, kaya anıtları ve kaya barınakları ile kayaya oyulmuş irili
ufaklı kiliselerin yapılması ile değişikliklere uğramışlardır. Buna
rağmen Frig kaya işçiliğinin detaylarını Frig kalelerinde
gözleyebiliriz. Seyitgazi, Çukurca Köyünde; Doğanlı Kale,
Çukurca-Yazılıkaya arasında sıralanan, Antik Yazılıkaya' nın kuzeyinde
bulunan: Akpara Kale, Gökgöz Kale, Pişmiş Kale, Kocabaş Kale, Seyitgazi
Kümbet Köyünde: Kümbet Vadisi, Kümbet Asar Kale ve Berberini Kaya
Kilisesi, Körestan Nekropolü, Delik Kaya, Seyitgazi Yapıldak
Köyünde:Yapıldak Kale ve İnli Yayla, Seyitgazi Göcenoluk Köyünde: Zahran
Yeraltı Şehri ile Eskişehir Merkez Gökçekısık Köyü Gökçekısık Kale, Han
İlçesi Akhisar Köyünde; Akhisar Kale, Dübecik Kale, Sivrihisar Zey
Köyü' nde Zeykale, Merkez Uluçayır Köyü' nde Keskaya önemli Frig Kale ve
yerleşimlerindendir.
Han Antik Kenti
İl Merkezinin güneydoğusundadır. Çifteler İlçesi üzerinden ve tamamı
asfalt olan yoldan 104 km., Seyitgazi İlçesi üzerinden 72 km.dir. İlçe
Merkezinde 1992 yılında Eskişehir Müzesi tarafından kazı ve araştırma
yapılmıştır. Han yeraltı yerleşimi: Doğal kayalıklarda, yeraltına
oyularak yapılmıştır. Yeraltına yapılan kat kat mekanlar ile mekanları
birbirine bağlayan koridorlar, en alt seviyede, kuzeyden gelen bir temiz
su kanalına bağlanmaktadır.
Yapılan araştırmalarda, bugünkü ilçe merkezinde, kayalıklara oyularak
yapılmış gömü ve benzeri mekanların yerleri saptanmıştır. Yeraltı
şehrinin yakınındaki mezar odası 1992 yılında Eskişehir Müzesi
tarafından temizlenmiştir. Gömü odasının girişi güneydoğudandır.
Yeraltına oyularak yapılmış üç odadan oluşmaktadır. Odalarda
arcosoliumlu sandukalar bulunmaktadır. Oda duvarının özellikle üst
seviyesinde ve tavanda rozet, baklava dilimi, fiyonk, yaprak ve fırıldak
motifleri bulunmaktadır. Bu bölgede bilinen tek örnektir. Ayrıca ilçe
merkezinde kolosal gömü taşları bulunmaktadır. Kent, Müze Müdürlüğü
başkanlığında 1992-1993 yılında kazılmaya başlamış, 2004 yılından bu
yana Eskişehir Müze Müdürlüğü Başkanlığında, Anadolu Üniversitesi,
Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi, Yrd. Doç. Dr. A.
Oğuz ALP danışmalığında kazılmaktadır.
Seyitgazi Kervansarayı ( Eski Han )
Seyitgazi İlçe Merkezi, Derebenek Mahallesindedir. 1635 yılında Erivan
Seferine giderken, IV.Murat tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen
planda, kargir olarak inşa edilmiştir. Tamiratlar nedeniyle orijinal
görünümünü kaybetmiştir.
Develik Han
Seyitgazi İlçe Merkezi ,Derebenek Mahallesindedir. Seyit Battal Gazi
Külliyesinin yaklaşık 150 m. güneyinde yer almaktadır. Kareye yakın
dikdörtgen planda, kargir olarak inşa edilmiştir. Selçuklu Dönemi mimari
özellikleri taşıyan Han harabe halindedir. Bugünkü haliyle sadece dış
duvarlar görülebilmektedir.
Selçuklu Hamamı
Seyitgazi İlçe Merkezi, İkiçeşme Mahallesindedir. Selçuklular
Devresinde; 1207-1208 yıllarında Ümmühan Hatun tarafından yaptırılmış,
Cumhuriyet Döneminde restore edilmiştir. Bugünkü görünümüyle; kesme taş
malzemeden, kubbeli, kubbe kasnağı dıştan çokgendir.
Sücaattin Hamamı
Seyitgazi İlçe Merkezine 7 km. uzaklıkta Arslanbeyli Köyündedir. 1515
yılında Osmanlılar devrinde yapılmıştır. Bir sıra taş, bir sıra tuğla
malzemeden, dikdörtgen planlı, üzeri tuğla kubbe örtülüdür. Giriş kapısı
kuzeybatı tarafta, yuvarlak kemerli, tuğla örgülüdür.
Eskişehir İli Tarihi 8
1970 yılında da üçüncü mezarına nakledilmiştir. Üçüncü mezarı
13.yüzyılda Selçuklu mimarisini andıran 8 sütunlu, kemerli, etrafı açık
sekizgen bir mekan türbe halindedir. Yunus Emre tüm insanları sevgiye,
birlik ve beraberliğe çağıran halk aşığıdır. Mezar taşının ön cephesinde
yazılı olan “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim,
dünya kimseye kalmaz.” sözlerinde Yunus Emre’nin yaşam felsefesi
özetlenmektedir.Türbede mezarın dışında çeşme, müze, cami, minare,
şadırvan, kültür evi ve Yunus Emre’nin bir heykeli bulunmaktadır.
Kurşunlu Camii ve Külliyesi : Osmanlı İmparatorluğu’nun en tanınmış
birkaç minyatür ustasından biri olan Matrakçı Nasuh’un Kanuni’nin Irak
seferi sırasında 29 Aralık 1536 yılında çizdiği Eskişehir minyatürünün
en göz alıcı yapısı Kurşunlu Camii ve Külliyesi’dir. 1525 yılında Kanuni
Sultan Süleyman zamanında Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Avlusunda bir şadırvan, sağ tarafta menzilhane, sol tarafta aşhane ve
kervansaray ortada camii ve caminin arkasında medrese odaları ve
Mevlevihane bulunmaktadır. Arkada ise son mevlevi şeyhi Hacı Hasan Dede
ve Ailesine ait kabirler bulunmaktadır.
Alaaddin Camii: Eskişehir merkezinde yer alan kendi adı ile anılan parkın içerisindedir. 1267 yılında 3.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yapılmıştır. Tipik bir Selçuklu camisi iken restorasyonlar ile orijinal şeklini kaybetmiştir. 1944-1951 yılları arasında müze olarak kullanılan cami, bu tarihten itibaren tekrar onarılarak ibadete açılmıştır. Seyyit Battal Gazi Külliyesi ve Türbesi: Ünlü İslam Komutanının 8.yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. İslam ordularının Bizans’a karşı savaşlarında destanlaşmış yararlılıklar göstermiştir. Antakya, Şam yada Malatya doğumlu olduğu söylenir. İstanbul kuşatmasında (M.S.717-718) ve M.S. 740’a değin seferlerdeki kahramanlıkları halk tarafından destanlaştırılarak anlatılmıştır. Afyonkarahisar yakınlarındaki bir savaşta şehit düşmüştür. İki büyük destana konu olmuştur. Arapça Zatü’l-Himme ve Türkçe Battalname. 1207-1208 yıllarında Alaaddin Keykubat’ın annesi, l. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi olan Ümmühan Hatun tarafından adına bir külliye yaptırılmıştır ve kasabaya Seyitgazi adı verilmiştir. Şeyh Sücaeddin-i
Veli Külliyesi ve Türbesi: Hacı Bektaşi Veli Halifelerinden olup, yaşadığı tarihler bilinmemekle birlikte türbesinin 1515 yılında, Yavuz Sultan Selim zamanında Mürvet Ali Paşa tarafından yaptırıldığı kesindir. Bir adı da “Varlıklı Sultan” dır. Horosan’dan geldiği ve Anadolu’da birçok yer gezdikten sonra Seyitgazi İlçesi Arslanbeyli Köyüne yerleştiği söylenir. Sekizinci İmam Rıza soyundan, dünyadaki dört Veli’den birisi olarak kabul edilmektedir. Külliyesinde kendisi dışında Mürvet Ali Paşa Türbesi, aşevi, cemevi gibi bölümler vardır. Adına her yıl Haziran ayında şenlikler düzenlenir. Eskişehir Arkeoloji Müzesi Adres: Akarbaşı Mahallesi Atatürk Bulvarı No: 64 Tel : (+90-222) 230 13 71 Faks : (+90-222) 230 17 49 E-Mail : muze2603@kultur.gov.tr Eskişehir Valiliği Lületaşı Müzesi: Müzede pipoların yanı sıra lületaşından işlenerek yapılan takılar, hatıra ve kullanım eşyaları ile ulusal ve uluslar arası yarışmalara katılan heykelcikler yer almaktadır. Müzede ellinin üzerinde sanatçıya ait dört yüz eser sergilenmektedir. Kurşunlu Külliyesi Tel: (+90-222) 233 05 82 Yazılıkaya Frig Vadisi Dağlık Frigya Bölgesi içinde kalan Yazılıkaya Frig Vadisi, bugün Seyitgazi ve Han İlçeleri sınırları içindedir.
Alaaddin Camii: Eskişehir merkezinde yer alan kendi adı ile anılan parkın içerisindedir. 1267 yılında 3.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yapılmıştır. Tipik bir Selçuklu camisi iken restorasyonlar ile orijinal şeklini kaybetmiştir. 1944-1951 yılları arasında müze olarak kullanılan cami, bu tarihten itibaren tekrar onarılarak ibadete açılmıştır. Seyyit Battal Gazi Külliyesi ve Türbesi: Ünlü İslam Komutanının 8.yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. İslam ordularının Bizans’a karşı savaşlarında destanlaşmış yararlılıklar göstermiştir. Antakya, Şam yada Malatya doğumlu olduğu söylenir. İstanbul kuşatmasında (M.S.717-718) ve M.S. 740’a değin seferlerdeki kahramanlıkları halk tarafından destanlaştırılarak anlatılmıştır. Afyonkarahisar yakınlarındaki bir savaşta şehit düşmüştür. İki büyük destana konu olmuştur. Arapça Zatü’l-Himme ve Türkçe Battalname. 1207-1208 yıllarında Alaaddin Keykubat’ın annesi, l. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi olan Ümmühan Hatun tarafından adına bir külliye yaptırılmıştır ve kasabaya Seyitgazi adı verilmiştir. Şeyh Sücaeddin-i
Veli Külliyesi ve Türbesi: Hacı Bektaşi Veli Halifelerinden olup, yaşadığı tarihler bilinmemekle birlikte türbesinin 1515 yılında, Yavuz Sultan Selim zamanında Mürvet Ali Paşa tarafından yaptırıldığı kesindir. Bir adı da “Varlıklı Sultan” dır. Horosan’dan geldiği ve Anadolu’da birçok yer gezdikten sonra Seyitgazi İlçesi Arslanbeyli Köyüne yerleştiği söylenir. Sekizinci İmam Rıza soyundan, dünyadaki dört Veli’den birisi olarak kabul edilmektedir. Külliyesinde kendisi dışında Mürvet Ali Paşa Türbesi, aşevi, cemevi gibi bölümler vardır. Adına her yıl Haziran ayında şenlikler düzenlenir. Eskişehir Arkeoloji Müzesi Adres: Akarbaşı Mahallesi Atatürk Bulvarı No: 64 Tel : (+90-222) 230 13 71 Faks : (+90-222) 230 17 49 E-Mail : muze2603@kultur.gov.tr Eskişehir Valiliği Lületaşı Müzesi: Müzede pipoların yanı sıra lületaşından işlenerek yapılan takılar, hatıra ve kullanım eşyaları ile ulusal ve uluslar arası yarışmalara katılan heykelcikler yer almaktadır. Müzede ellinin üzerinde sanatçıya ait dört yüz eser sergilenmektedir. Kurşunlu Külliyesi Tel: (+90-222) 233 05 82 Yazılıkaya Frig Vadisi Dağlık Frigya Bölgesi içinde kalan Yazılıkaya Frig Vadisi, bugün Seyitgazi ve Han İlçeleri sınırları içindedir.
Eskişehir İli Tarihi 7
Eskişehir’de toplantı yapmaya karar verirler. Ancak Eskişehir-Ankara
tren yolunun işletilmesinin itilaf devletlerince yasaklanmasından dolayı
toplantı Ankara’da yapılır. Atatürk, ünlü Nutku’nda, Kurtuluş Savaşı
sırasında Eskişehir’e 520 kişilik bir İngiliz taburuyla,100 kişilik bir
başka müfrezenin gönderildiğinden söz eder. Bu kuvvetler Eskişehir’de
istasyon çevresine yerleşirler. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan
Yunanlılar, kısa süre içinde Menderes, Salihli, Akhisar ve Ayvalık’a
kadar uzanan bir hat üzerinde ilerlediler.
Yunan kuvvetleri ayrıca, İstanbuldaki İngiliz Generali Milne ve
kuvvetleri tarafından desteklenmekteydi. İngiliz Generali Milne,
görünüşte iki tarafa da saldırıyı yasaklamıştı. Ancak Yunanlılar, 22
Haziran 1920’de saldırıya geçerek Bursa, Uşak,Alaşehir ve Nazilli’yi
aldılar. 1921 yılında Eskişehir’e 40 km uzaklıktaki İnönü’de, Birinci ve
İkinci İnönü Muharebeleri yapıldı. Stratejik konumu bakımından önem
taşıyan Eskişehir’in Yunanlılar tarafından elde tutulması son derece
önemliydi.
Bu yüzden Türk-Yunan Savaşlarının beş muharebesinin üçü (Birinci İnönü,
İkinci İnönü ve Kütahya-Eskişehir Muharebeleri) Eskişehir de
gerçekleşmiştir. Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda Türk Ordusu
Sakarya’nın doğusuna çekilir. 23 Ağustos 1921’de Yunanlılar yeniden
saldırır. 30 Ağustos 1921’de ise düşman ordusu, en ağır yenilgiyi alarak
geri çekilmeye başlar. 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk
Süvarileri Tekkeönü’nden Eskişehir’e inerler ve düşman kuvvetlerini
Eskişehir’den çıkartırlar.
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ ESERLER
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ MEKANLAR
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ YERLER
Alaaddin Camii: Eskişehir merkezinde yer alan bir Selçuklu eseridir. Kurşunlu Camii: 1525 yılında Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Çoban Mustafa tarafından yaptırılmış olup,halen Odunpazarı mevkiinde ziyaret edilebilir. Diğer camiler ise şunlardır: Bardakçı Cami,Ulu Cami,.Hoşkadem Cami,Hazinedar Mescidi,Mülk Cami,Muradiye Cami,Hüsrev Paşa Cami Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir, Mihalıççık İlçesi Yunus Emre Beldesi’nin (Sarıköy) kuzeydoğusunda Eskişehir-Ankara demiryolunun hemen güneyindedir.Her yıl anısına programlar yapılır. Seyyit Battal Gazi Külliyesi Türbesi: Ünlü İslam Komutanının türbesi Seyitgazi İlçesinde bulunmaktadır. Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi: Hacı Bektaşi Veli Halifelerinden olup,
Seyitgazi İlçesi Arslanbeyli Köyünde meftundur. Diğer türbeler ise şunlardır: Alemşah Kümbeti,Üryan Baba Türbesi,Himmet Baba Türbesi. Antik Kentler: Yazılıkaya Frig Vadisi, Ballıhisar (Pessinus) Frig Antik Zahran Deresi,Çavlum Köyü Orta Tunç Çağı Mezarlığı,Han Antik Kenti,Odunpazarı Kentsel Sit Alanı,Gümüşkonak (Eoudoxıas). Müzeler: Arkeoloji Müzesi, Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi,Lületaşı Müzesi,Çağdaş Sanatlar Müzesi,TCDD Demiryolları Müzesi, Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir’e bağlı, Mihalıççık İlçesi Yunus Emre Beldesi’nin (Sarıköy) kuzeydoğusunda Eskişehir-Ankara demiryolunun hemen güneyindedir. Yunus Emre’nin ilk mezarı 13.yüzyıla ait olup, demiryolu bitişiğinde dikdörtgen planlı taşlardan, 1,5 - 2 m. yüksekliğinde avlu duvarları içindedir. 13.yüzyılda yaşamış olan Yunus Emre, Yunan İşgalinde yıkılan ilk mezarından 1949 yılında alınarak bir törenle poryum üzerindeki ikinci mezarına,
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ ESERLER
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ MEKANLAR
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ YERLER
Alaaddin Camii: Eskişehir merkezinde yer alan bir Selçuklu eseridir. Kurşunlu Camii: 1525 yılında Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Çoban Mustafa tarafından yaptırılmış olup,halen Odunpazarı mevkiinde ziyaret edilebilir. Diğer camiler ise şunlardır: Bardakçı Cami,Ulu Cami,.Hoşkadem Cami,Hazinedar Mescidi,Mülk Cami,Muradiye Cami,Hüsrev Paşa Cami Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir, Mihalıççık İlçesi Yunus Emre Beldesi’nin (Sarıköy) kuzeydoğusunda Eskişehir-Ankara demiryolunun hemen güneyindedir.Her yıl anısına programlar yapılır. Seyyit Battal Gazi Külliyesi Türbesi: Ünlü İslam Komutanının türbesi Seyitgazi İlçesinde bulunmaktadır. Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi: Hacı Bektaşi Veli Halifelerinden olup,
Seyitgazi İlçesi Arslanbeyli Köyünde meftundur. Diğer türbeler ise şunlardır: Alemşah Kümbeti,Üryan Baba Türbesi,Himmet Baba Türbesi. Antik Kentler: Yazılıkaya Frig Vadisi, Ballıhisar (Pessinus) Frig Antik Zahran Deresi,Çavlum Köyü Orta Tunç Çağı Mezarlığı,Han Antik Kenti,Odunpazarı Kentsel Sit Alanı,Gümüşkonak (Eoudoxıas). Müzeler: Arkeoloji Müzesi, Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi,Lületaşı Müzesi,Çağdaş Sanatlar Müzesi,TCDD Demiryolları Müzesi, Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir’e bağlı, Mihalıççık İlçesi Yunus Emre Beldesi’nin (Sarıköy) kuzeydoğusunda Eskişehir-Ankara demiryolunun hemen güneyindedir. Yunus Emre’nin ilk mezarı 13.yüzyıla ait olup, demiryolu bitişiğinde dikdörtgen planlı taşlardan, 1,5 - 2 m. yüksekliğinde avlu duvarları içindedir. 13.yüzyılda yaşamış olan Yunus Emre, Yunan İşgalinde yıkılan ilk mezarından 1949 yılında alınarak bir törenle poryum üzerindeki ikinci mezarına,
Eskişehir İli Tarihi 6
Buna göre, Eskişehir’i kardeşi Gündüzalp’in idaresine bırakır. Son
araştırmalar; Sultan-Öyüğü İnönü yöresinin Osmanlı alanının dışında,
Germiyanlar’a ait olduğunu göstermektedir. 14.yy.’da Orhan Bey döneminin
sonlarına doğru, Sultanönü, Karamanoğulları’nın eline geçer. Orhan
Bey’in oğlu I.Murat döneminde de burası, iki güç arasında sorun
oluşturmaktadır. I.Murat tahta çıktığı zaman, Rumeli’ye bir sefer
düzenlemeye karar verir. Bunu fırsat bilen Karamanoğulları; Varsaklar,
Turgutlar, Türkmen Beyleri ve Sivas Beyi ile I.Murat’a karşı
birleşirler. Bunu öğrenen Sultan hemen Anadolu’ya döner. Onları yenerek
Ankara’yı ele geçirir. Bu seferden dönerken de Sultanönü’nü 1363 yılında
Karamanoğulları’nın elinden alır. Osmanlı sınırları, Karamanoğulları
topraklarına, güneyde, Hamitoğulları Beyliği’nin kuzeyine dayanır.
1381 yılında Germiyan Beyi’nin kızı Devlet Hatun’un Şehzade Bayezit ile
evlenmesiyle, Germiyan Beyliği topraklarının kuzeybatısı Osmanlılar’ın
eline geçer. Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında, özellikle
savaşlarla ilgili eldeki kayıtlarda, Seyitgazi veya Sivrihisar’ın adına
pek rastlanmamaktadır.
Bunun nedeni, ilk yıllarda fetihlerin kuzey-batıya, Bizans’a doğru olmasındandır. Seyitgazi adı bu dönemde, sadece önemli bir Bektaşilik merkezi olarak anılmaktadır. Sivrihisar ise, 14.yy.’ın ilk yarısında Karamanoğulları Beyliği’nin sınırları içindedir. I.Murat’ın Ankara seferinden sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1402 yılında Ankara Savaşı sırasında, Sultan Yıldırım Bayezit’in Timur Han’a yenilmesi üzerine; Osmanlı egemenliğini yok etmek isteyen Timur, beylikleri yeniden güçlendirmek için diğer bir çok yer ile birlikte Sivrihisar’ı Karamanoğulları’na verir. Bir süre Timur’un karargahını Sivrihasar’da kurduğu da söylenir. Yıldırım Bayezit’in ölümünden sonra Sivrihisar, yeniden Osmanlı egemenliğine geçer. 15.yy.’ın sonunda, II.Bayezit ile Cem Sultan arasındaki mücadele Eskişehir, yani Sultanönü yöresinde önemli olaylara neden olmuştur. 1481 yılında Bursa’ya giren Cem Sultan, orada II.Bayezit’in üzerine gönderdiği Ayas Paşa’nın ordusunu bozguna uğratır. Bunun üzerine II.Bayezit, Bursa üzerine yürür ve Cem Sultan’ı yener.
Cem Sultan önce Eskişehir’e sonra Konya’ya kaçar. 1482 yılında Mısır’a gider. 16.yy.’ın Kanuni Döneminde, Eskişehir’in konumu dolayısıyla önem kazandığını görmekteyiz. Fatih’in ilk zamanlarına kadar Eskişehir, Ankara Beyliği’ne bağlı bir sancak ve 1451-1831 yılları arasında Kütahya Beylerbeyliği’ne bağlı bir sancaktır. 1831-1841 yılları arasında da Miralaylarla idare edilen Eskişehir, 1841 yılında Hüdavendigar(Bursa) eyaletine bağlanan bir şehir olmuştur. Eskişehir ancak 1925 yılında il olarak kendi kimliğini kazanmıştır. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Döneminde Eskişehir : Eskişehir, Milli Mücadele yıllarında, uzun süre gündemde kalan bir şehir olmuştur. İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan demiryolu üzerindeki stratejik konumu, iç çatışmalardaki rolü, Anadolu’yu istila etmiş olan Yunan Ordusu’nun Orta Anadolu’ya geçişinin eşiğini oluşturması ve yeni devletin kuruluşuna katkılarıyla önem kazanmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında toplanan Sivas Kongresi’ne (4 Eylül 1919) Eskişehir’den; Siyahizade Halil İbrahim Efendi, Bayraktarzade Hüseyin Bey ve Hüsrev Sami Bey katılır. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları,
Bunun nedeni, ilk yıllarda fetihlerin kuzey-batıya, Bizans’a doğru olmasındandır. Seyitgazi adı bu dönemde, sadece önemli bir Bektaşilik merkezi olarak anılmaktadır. Sivrihisar ise, 14.yy.’ın ilk yarısında Karamanoğulları Beyliği’nin sınırları içindedir. I.Murat’ın Ankara seferinden sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1402 yılında Ankara Savaşı sırasında, Sultan Yıldırım Bayezit’in Timur Han’a yenilmesi üzerine; Osmanlı egemenliğini yok etmek isteyen Timur, beylikleri yeniden güçlendirmek için diğer bir çok yer ile birlikte Sivrihisar’ı Karamanoğulları’na verir. Bir süre Timur’un karargahını Sivrihasar’da kurduğu da söylenir. Yıldırım Bayezit’in ölümünden sonra Sivrihisar, yeniden Osmanlı egemenliğine geçer. 15.yy.’ın sonunda, II.Bayezit ile Cem Sultan arasındaki mücadele Eskişehir, yani Sultanönü yöresinde önemli olaylara neden olmuştur. 1481 yılında Bursa’ya giren Cem Sultan, orada II.Bayezit’in üzerine gönderdiği Ayas Paşa’nın ordusunu bozguna uğratır. Bunun üzerine II.Bayezit, Bursa üzerine yürür ve Cem Sultan’ı yener.
Cem Sultan önce Eskişehir’e sonra Konya’ya kaçar. 1482 yılında Mısır’a gider. 16.yy.’ın Kanuni Döneminde, Eskişehir’in konumu dolayısıyla önem kazandığını görmekteyiz. Fatih’in ilk zamanlarına kadar Eskişehir, Ankara Beyliği’ne bağlı bir sancak ve 1451-1831 yılları arasında Kütahya Beylerbeyliği’ne bağlı bir sancaktır. 1831-1841 yılları arasında da Miralaylarla idare edilen Eskişehir, 1841 yılında Hüdavendigar(Bursa) eyaletine bağlanan bir şehir olmuştur. Eskişehir ancak 1925 yılında il olarak kendi kimliğini kazanmıştır. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Döneminde Eskişehir : Eskişehir, Milli Mücadele yıllarında, uzun süre gündemde kalan bir şehir olmuştur. İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan demiryolu üzerindeki stratejik konumu, iç çatışmalardaki rolü, Anadolu’yu istila etmiş olan Yunan Ordusu’nun Orta Anadolu’ya geçişinin eşiğini oluşturması ve yeni devletin kuruluşuna katkılarıyla önem kazanmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında toplanan Sivas Kongresi’ne (4 Eylül 1919) Eskişehir’den; Siyahizade Halil İbrahim Efendi, Bayraktarzade Hüseyin Bey ve Hüsrev Sami Bey katılır. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları,
Eskişehir İli Tarihi 5
(M.Ö.334) zafer kazanmasıyla, Frigya bu kez de Büyük İskender’in
egemenliği altına girdi. İskender, önce Pessinus ve Gordion’u ele
geçirdi. Aynı zamanda Frigya’ya Hellenizm Çağı ve kültürü taşınmış oldu.
Bu arada Frigya’ya Grekler yerleştiler. Pessinus’ta yapılan kazılarda
Frig Tanrıçası Kibele’ye ithaf edilen mabet, tiyatro ve bir çok mimari
yapı ortaya çıkartılmıştır. Frigler’in dini, Anadolu’nun çok eski bir
tapımı olan ana tanrıça Kibele’ye bağlıdır. Büyük İskender’in ölümünden
sonra Frigya, Galatlar’ın sürekli akınlarına uğramıştır. Ardından
Romalılar’ın idaresine geçmiştir.
En parlak dönemini ise, Romalılar’ın egemenliği altında olduğu yıllarda yaşamıştır. Orta Çağlarda Eskişehir : M.S. 395 yılında Roma’nın ikiye bölünmesiyle, Frigya, Bizans toprakları bölümünde kalmıştır. Eskişehir ve çevresindeki şehirler, bu dönemde eski önemlerini yitirmişlerdir. Sadece Pessinus ticaret yolu üzerinde bulunan Dorlion Kaplıcaları varlıklarını sürdürebilmiştir. Bizans topraklarını istila eden Arap orduları, Eskişehir yakınlarına kadar gelmişlerdir. 708 yılında Abbas Bin Velid ve 778 yılında Hasan Bin Kataba burayı işgal etmiştir. 7.yy.’ın sonundan, 10.yy.’ın sonuna dek 300 yıl Bizans-Arap Savaşları sürmüştür. Antik Çağ’da Nakoleia adıyla anılan Seyitgazi, o dönemde önemli bir durumundadır. Ancak Hıristiyanlık Çağı’nda, kent eski gücünü yitirir ve Synnada Metropollüğü’ne bağlanır. 198 yılında ise tekrar Metropollüğe yükselir. 9.yy.’dan sonra artık Nakoleia adına rastlanmaz. Bu arada Bizans eyaletlerine yayılan Selçuklular,
1074 yılında Frigya sınırına kadar gelirler. Daha sonra arka arkaya gelen akınlar nedeniyle Nakoleia önemini kaybeder. Haçlılar’ın 1079’da Nakoleia üstünden, Anadolu’nun içlerine kadar girdikleri rivayet edilir. 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra doğudan gelen Türkler, 1074 yılında Eskişehir’i alırlar. Şehrin alınmasının ardından, doğudan gelen Türk boylarını durdurmak isteyen Manuel Kommenos, bunda başarılı olamayınca batıya doğru çekilmek durumunda kalır. Alparslan ve I.Kılıçarslan zamanında Eskişehir, Haçlı Orduları’nın geçiş yeri olmuştur. Eskişehir il merkezinde, bu çağa ait fazla bir eser yoktur. Yeni ve Yakın Çağlarda Eskişehir: Eskişehir yöresi, Osmanlı İmparatorluğu’nun beşiği ve doğu seferleri yolu üstündeki önemli merkezlerinden biridir. Ertuğrul Gazi’nin ölümünün ardından, yerine oğlu Osman Bey geçer. Osman Bey, uçbeyi olduktan kısa bir süre sonra kuvvetlenerek 1298 yılında, önce Eskişehir’i sonra İnönü, Seyitgazi ve Sivrihisar’ı topraklarına katar. Osman Bey’in Ahi Reisleri’nden Şeyh Edebali’nin kızı Malhatun ile evlenmesiyle, Eskişehir ve çevresi daha kuvvetlenir. Osman Bey sağlığında fethetmiş olduğu toprakları yakınlarına bölüştürür.
En parlak dönemini ise, Romalılar’ın egemenliği altında olduğu yıllarda yaşamıştır. Orta Çağlarda Eskişehir : M.S. 395 yılında Roma’nın ikiye bölünmesiyle, Frigya, Bizans toprakları bölümünde kalmıştır. Eskişehir ve çevresindeki şehirler, bu dönemde eski önemlerini yitirmişlerdir. Sadece Pessinus ticaret yolu üzerinde bulunan Dorlion Kaplıcaları varlıklarını sürdürebilmiştir. Bizans topraklarını istila eden Arap orduları, Eskişehir yakınlarına kadar gelmişlerdir. 708 yılında Abbas Bin Velid ve 778 yılında Hasan Bin Kataba burayı işgal etmiştir. 7.yy.’ın sonundan, 10.yy.’ın sonuna dek 300 yıl Bizans-Arap Savaşları sürmüştür. Antik Çağ’da Nakoleia adıyla anılan Seyitgazi, o dönemde önemli bir durumundadır. Ancak Hıristiyanlık Çağı’nda, kent eski gücünü yitirir ve Synnada Metropollüğü’ne bağlanır. 198 yılında ise tekrar Metropollüğe yükselir. 9.yy.’dan sonra artık Nakoleia adına rastlanmaz. Bu arada Bizans eyaletlerine yayılan Selçuklular,
1074 yılında Frigya sınırına kadar gelirler. Daha sonra arka arkaya gelen akınlar nedeniyle Nakoleia önemini kaybeder. Haçlılar’ın 1079’da Nakoleia üstünden, Anadolu’nun içlerine kadar girdikleri rivayet edilir. 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra doğudan gelen Türkler, 1074 yılında Eskişehir’i alırlar. Şehrin alınmasının ardından, doğudan gelen Türk boylarını durdurmak isteyen Manuel Kommenos, bunda başarılı olamayınca batıya doğru çekilmek durumunda kalır. Alparslan ve I.Kılıçarslan zamanında Eskişehir, Haçlı Orduları’nın geçiş yeri olmuştur. Eskişehir il merkezinde, bu çağa ait fazla bir eser yoktur. Yeni ve Yakın Çağlarda Eskişehir: Eskişehir yöresi, Osmanlı İmparatorluğu’nun beşiği ve doğu seferleri yolu üstündeki önemli merkezlerinden biridir. Ertuğrul Gazi’nin ölümünün ardından, yerine oğlu Osman Bey geçer. Osman Bey, uçbeyi olduktan kısa bir süre sonra kuvvetlenerek 1298 yılında, önce Eskişehir’i sonra İnönü, Seyitgazi ve Sivrihisar’ı topraklarına katar. Osman Bey’in Ahi Reisleri’nden Şeyh Edebali’nin kızı Malhatun ile evlenmesiyle, Eskişehir ve çevresi daha kuvvetlenir. Osman Bey sağlığında fethetmiş olduğu toprakları yakınlarına bölüştürür.
Eskişehir İli Tarihi 4
Demirci Höyükteki buluntular Eskişehir çevresinde tarih öncesi
yerleşimin ve kültürün erken Kalkolitik (M.Ö.5500) Çağı’nda başladığını
göstermektedir.
Pek çok Anadolu Efsanesi Frigya’yı madenciliğin beşiği olarak gösteren
kanıtlardır. Ayrıca Midas Şehri’nde (Yazılıkaya) yapılan diğer
kazılarda, yüzlerce yeni höyük tespit edilerek, bölgenin ilk çağlardan
bu yana yaygın bir kültüre sahip olduğu saptanmıştır. Yazılıkaya’da
yapılan kazılarda tespit edilen höyüklerin büyük bir kısmı da Hitit
Çağına ait kültür belgeleri bulunmuştur. M.Ö. 1200 yıllarında,
Anadolu’daki Hitit egemenliğine son vererek, geniş bir alana yayılan Frigler, Eskişehir Ovası, Sakarya Nehri kolları ile Ankara’nın doğu ve batı bölümlerini kapsayan bir krallık kurmuşlardır. Merkezi, Polatlı yakınındaki Gordion olan bu krallığın, güçlü bir siyasi yapısı olduğu görülmektedir. Bu tarihlerde kurulan Pessinus (Ballıhisar), Midaeum(Karahöyük), Dorylaeum(,Eskişehir), Yazılıkaya(Midas) şehri gibi Frig şehirleri de Eskişehir’in il sınırları içindedir. Frigya tarihinin en bilinen kralları,
Gordion ve Midas’tır. Kral Midas, Firigya İmparatorluğu’nu kurmuş ancak bu imparatorluk kısa ömürlü olmuştur. (M.Ö.725-675) Kafkasya üstünden gelen Kimmerler, 7.yüzyılın ilk yarısında, Frigya egemenliğine son vermiştir. Frig Çağı’ndaki bu şehirler, Kimmer istilaları sırasında yakılıp yıkıldıktan sonra, gücünü arttırmış olan Lidya Kralı Kroizos’un egemenliği altına girmiştir. Tarihçilere göre Midas, Kimmer akınına karşı koyamadığı için kendini öldürmüştür. (M.Ö.546-333) Büyük İskender’in Anadolu’ya girdikten sonra, Gronikos Savaşı’nda
Anadolu’daki Hitit egemenliğine son vererek, geniş bir alana yayılan Frigler, Eskişehir Ovası, Sakarya Nehri kolları ile Ankara’nın doğu ve batı bölümlerini kapsayan bir krallık kurmuşlardır. Merkezi, Polatlı yakınındaki Gordion olan bu krallığın, güçlü bir siyasi yapısı olduğu görülmektedir. Bu tarihlerde kurulan Pessinus (Ballıhisar), Midaeum(Karahöyük), Dorylaeum(,Eskişehir), Yazılıkaya(Midas) şehri gibi Frig şehirleri de Eskişehir’in il sınırları içindedir. Frigya tarihinin en bilinen kralları,
Gordion ve Midas’tır. Kral Midas, Firigya İmparatorluğu’nu kurmuş ancak bu imparatorluk kısa ömürlü olmuştur. (M.Ö.725-675) Kafkasya üstünden gelen Kimmerler, 7.yüzyılın ilk yarısında, Frigya egemenliğine son vermiştir. Frig Çağı’ndaki bu şehirler, Kimmer istilaları sırasında yakılıp yıkıldıktan sonra, gücünü arttırmış olan Lidya Kralı Kroizos’un egemenliği altına girmiştir. Tarihçilere göre Midas, Kimmer akınına karşı koyamadığı için kendini öldürmüştür. (M.Ö.546-333) Büyük İskender’in Anadolu’ya girdikten sonra, Gronikos Savaşı’nda
Eskişehir İli Tarihi 3
Dorylaion-Şarhöyük, Bizans’ın Selçuklulara karşı korunmasında büyük rol
oynamış, ancak 1176’da Selçuklu Sultanı II . Kılıçaslan’ın Bizans
İmparatoru Manuel Komnenos’u mağlup etmesinden sonra kent,
Selçuklular’ın egemenliği altına girmiştir. Bundan sonra uzun bir zaman
yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion-Şarhöyük’ün yakınında, harabenin
güneyinde yeni bir yerleşme kurulmuştur.
W.M.Ramsay’ın bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze uzanmıştır. İlk Çağlarda Eskişehir: Eskişehir toprakları, Taş Devri’nden günümüze kadar binlerce kültürü yaşatmıştır. M.Ö.4000 yıllarında Eskişehir, nüfusun en yoğun olduğu bölge olarak kabul edilmiştir. Yapılan araştırmalarda, kasaba ve şehirler bulunmuştur. Ayrıca Asurlu tüccarların ticaret hayatını canlandırdıkları bir merkez olmuştur.
Eskişehir, Frigya’nın batı sınırı içindedir. Bu nedenle Frig Çağı, Eskişehir’in tarihinde önemli bir yer tutar. Arkeolojik araştırmalar, yöredeki ilk yerleşimin M.Ö.3500 yıllarında, Şarhöyük çevresinde yoğunlaştığını göstermektedir. Kalkolitik ve Bakır Çağlarında (M.Ö.3500-2500) nüfusun en yoğun olduğu bölgeler Porsuk-Seydisu ve Sarısu Çaylarının kenarları olarak belirlenmiştir.
W.M.Ramsay’ın bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze uzanmıştır. İlk Çağlarda Eskişehir: Eskişehir toprakları, Taş Devri’nden günümüze kadar binlerce kültürü yaşatmıştır. M.Ö.4000 yıllarında Eskişehir, nüfusun en yoğun olduğu bölge olarak kabul edilmiştir. Yapılan araştırmalarda, kasaba ve şehirler bulunmuştur. Ayrıca Asurlu tüccarların ticaret hayatını canlandırdıkları bir merkez olmuştur.
Eskişehir, Frigya’nın batı sınırı içindedir. Bu nedenle Frig Çağı, Eskişehir’in tarihinde önemli bir yer tutar. Arkeolojik araştırmalar, yöredeki ilk yerleşimin M.Ö.3500 yıllarında, Şarhöyük çevresinde yoğunlaştığını göstermektedir. Kalkolitik ve Bakır Çağlarında (M.Ö.3500-2500) nüfusun en yoğun olduğu bölgeler Porsuk-Seydisu ve Sarısu Çaylarının kenarları olarak belirlenmiştir.
Eskişehir İli Tarihi 2
ESKİŞEHİR İLİ TARİH
Tarihçe Antik Çağda Eskişehir: Eskişehir, Sakarya Irmağı ve kollarının suladığı verimli ovada yer aldığı için, her çağda yerleşime elverişli bir alan olmuştur
.
Anadolu ve Ege kültür merkezlerine yakınlığı, bu kültürlerin kavşak
noktasında olması, yöreyi kültür potası durumuna getirmiştir. Zaman
zaman bu kültürlerin bazı öğeleri gelişerek yöreye özgü nitelik kazanmış
ve bölgeyi kendi başına bir kültür merkezi yapmıştır. Antik devirdeki
“Phrygia Epiktetos" un Eskişehir – Afyon - Kütahya illerinin büyük
bölümünü içine alan " Dağlık Frigya" bölgesi bu kültür merkezi olgusunun
en karakteristik örneğidir.Tarihçe Antik Çağda Eskişehir: Eskişehir, Sakarya Irmağı ve kollarının suladığı verimli ovada yer aldığı için, her çağda yerleşime elverişli bir alan olmuştur
Antik Eskişehir, Dağlık Frigya' nın din merkezidir ve bu dini konumunu sonraki dönemlerde de devam ettirmiştir. Şehrin Adı : Bugünkü Eskişehir ili, eski ve orta çağlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınan bir kentti. Arap kaynaklarında ise şehrin adı Darauliya, Adruliya ve Drusilya olarak verilmiştir.
Dorylaion, antik kaynaklarda önemli yolların kavşak noktasında kaplıcaları ile ünlü, ticaret ile zenginliğe kavuşmuş bir Frigya(Phrygia) şehri olarak geçer ve şehrin kurucusu olarak Eretrialı Doryleos gösterilir. Özellikle Bizans çağında önem kazanan kentte imparator Justinianos’un yazlık sarayının varlığından söz edilir.19. yüzyılda birçok gezgin ve bilim adamı, bölgeye yaptıkları gezilerin ve araştırmaların sonucunda Eskişehir’in 3 km kuzeydoğusunda, Porsuk Çayı’nın kuzeyinde yer alan bugünkü adıyla Şarhöyük ören yerinin antik Dorylaion şehri olduğunu saptamışlardır. Burası 17 m yüksekliğinde, 450 m çapında Orta Anadolu’nun orta büyüklükteki höyüklerinden biridir.
Eskişehir İli Tarihi 1
ESKİŞEHİR İLİ TARİHİ VE TARİHİ ESERLERİ
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ESKİŞEHİR
eskişehir
türkiye eskişehir
eskişehir türkiye
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ESKİŞEHİR
eskişehir
türkiye eskişehir
eskişehir türkiye
eskişehir resimler,eskişehir fotoğraflar,eskişehir manzaralar,eskişehir görüntüler,eskişehir haber,eskişehir harita,wskişehir video,eskişehir spor,eskişehir ulaşım,eskişehir iklim,eskişehir iş,eskişehir sağlık,eskişehir hastahaneleri,eskişehir devlet hastahanesi,esişehir ssk,eskişehir sgk,eskişehir valilik,eskişehir belediye,eskiişehir nüfus,eskişehir emniyet,eskişehir trafik,eskişehir ihale,eskişehir maliye,eskişehir işkur,eskişehir meb,eskişehir eğitim,eskişehir okul,eskişehir kurs,eskişehir anadolu ünüversitesi,eskişehir konaklama,eskişehir emlak,eskişehir daire,eskişehir satılık,eskişehir kiralık,eskişehir lojman,eskişehir toki,eskişehir arsa,eskişehir araç,eskişehir turizm,eskişehir otel,eskişehir yurt,eskişehir pansiyon,eskişehir konut,eskişehir ekonomi,eskişehir sanayi,eskişehir ticaret,eskişehir tarım,eski,şehir dağları,eskişehir akarsuları,eskişehir tarihi eserleri,eskişehir eskişehir ovaları,eskişehir doğa,eskişehir gezi,eskişehir tatil,eskişehir dernek,eskişehir yemekleri,eskişehir kültür,eskişehirsanat,eskişehir
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız
Mutluluk Duyarız